Bir süredir emperyalizm tartışmalarının geri dönüşüne şahit oluyoruz. Sovyetlerin dağılma sürecinin ardından kapitalizmin küreselleşmesi, gezegen ölçeğinde kapsayıcı hale gelmesi ve her yerde neoliberal politikaların uygulamaya konmasıyla birlikte emperyalizm tartışmaları da bir dönem askıya alınmış ya da çerçevesini yeni küresel duruma adapte edemediği için günceli açıklamakta zorlanır hale gelmişti. NATO’nun kışkırtmaları üzerine Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, İsrail’in Gazze’de Filistinlilere karşı soykırım girişimi gibi yıkıcı olaylar ve Çin’in küresel pazar üzerindeki etkisinin Batı kapitalizminde yarattığı huzursuzluk bu tartışmaları yeniden başlatmanın gerekli, hatta kaçınılmaz olduğunu ortaya serdi. Biz de bu teorik arayışa katkı adına geçtiğimiz 40 yıldan tartışmaya değer bulduğumuz, hâlâ güncelliğini koruyan ya da bugünkü duruma ışık tutma potansiyeli olan yazıları bir dosya halinde “Neoliberal Dönemde Emperyalizm Tartışmaları” başlığıyla yayımlayacağız.
I – Yeni Emperyalizm – Ellen Meiksins Wood
1999 tarihli bu ilk yazıda Ellen Meiksins Wood Kosova’daki savaşı ve NATO müdahalesini merkeze alarak Sovyetler sonrası bir dünyada emperyalizmin ne anlama geldiği üzerine bir tartışma açıyor. Kapitalizmin bütün gezegenin kılcal damarlarına kadar yayıldığı neoliberal küresel uzlaşı döneminde, artık emperyalizmi kapitalist merkez olarak Batı’nın, pre-kapitalist çeperi, nam-ı diğer 3. Dünya’yı kontrol altına alması ve sömürmesinden başka bir biçimde anlamak gerektiğine dair, sorgulamaları ve önerileri bugünkü tartışmalara da ışık tutacak bir yazı.
II – Ormanlarımızın ve savanlarımızın kundakçısı: Emperyalizm – Thomas Sankara
Ülkesindeki orman yangınları ve çölleşmeye sebep olan uluslararası süreçleri ele alan Sankara, bugün için eskimiş sayılabilecek bazı yanlarına rağmen oldukça erken bir tarihte emperyalizm ve ekoloji arasındaki ilişkiyi sorgulamaya girişiyor. Yazıyı Black Agenda Report’un sunuşuyla birlikte yayımlıyoruz.
III – Dijital emek ve emperyalizm – Christian Fuchs
Neoliberal döneme damgasını vuran ve belli açılardan onun kendini yeniden üretmesini kolaylaştıran maddi gelişmenin bilgi teknolojileri alanında olduğu söylenebilir. İntenetin, sanal dünyaların, sosyal medyanın ciddi bir yer kaplamaya başladığı toplumsal hayata dair yıllardır birçok farklı perspektiften yazılıp çiziliyor. Avusturyalı medya teorisyeni Christian Fuchs ise yıllardır bu teknolojilerin ve toplumsal varlıklarının emek süreçleri üzerindeki etkilerine dair yeni bir bakış üretmeye çalışıyor. “Dijital emek” kavramı çevresinde marksist kavramlara yaslanarak ve bilgi ağı kullanıcılarını da emek süreçlerine dahil ederek oluşturduğu teorinin tartışılmaya ve eleştiriye oldukça açık olduğunu, kendi içinde çelişkiler içerdiğini belirtmekte fayda var. Fakat bu 2016 tarihli yazısında Fuchs bilgi teknolojilerinin maddi üretim süreçlerini ve bunun küresel alanda yayılma biçimlerini oldukça ilginç ve ortaya önemli tartışmalar atacak şekilde ele alıyor, küresel fabrikanın bilişim sektörü katmanlarının arasındaki emperyalist güç ilişkilerini sorguluyor.