Bugün dünyanın her yerinde herkes aynı düşmanın zulmü altında eziliyor. Ama sınıf mücadelesinin farklı cephelerinin birleşik hale getirilmesi, anlık girişimlerin yaygınlaştırılarak ve kendini yeniden üreterek süreklilik kazanması, farklı grup/toplum kesimi/amaç/niyet/eylemlerin ortak düşmana karşı yönlendirilmesi, en geriden gelenlerle en ileride olanları kucaklayan bir anlayış yaratılması mücadelesi o düşmanı yenecek kudrette değil. Güncel sınıf mücadelelerinin kendisi bu kudrette değil. Fakat başka yerlerde olduğu gibi Anadolu’nun dört bir yanında da uluslararası ya da yerli, imalat sanayinde veya hizmet sektöründe, küresel kapitalizme o ya da bu biçimde bağlı egemenlerce insanların emekleri ve bedenleri yağmalanıyor. Bu yıkım kendini pek çok başka toplumsal alana farklı biçimlerde yansıtıyor ve başka sömürü ilişkileri yaratıyor. Emekçileri, ezilenleri bölüyor parçalıyor. Tüm bunlar halk hareketlerinin emekçi ve ezilenlerin öfke ve itirazının meşru ifade biçimlerinin suç haline getirilerek ezilmek istendiği bir siyasal momentle çakışıyor.

Ama bu itiraz bugünlerde kuvveden fiile çıkmaktadır. Halkın öfkesi birikiyor. Emekçiler, ezilenler bugün artık geleneksel kurumları zor durumlarında kendilerinin sığınağı olabilecek bir ocak olarak değil, haklarının, geleceklerinin yağmalanmasına kolaylık sağlayan bir yabancı olarak da deneyimliyor. Egemenlerle karşı karşıya gelme geleneği olmayan yerlerde bile bugün düzene dair eleştirel kitlesel itirazlar görüyoruz. O zaman en geriden gelenlerle, ileride olanları ortaklaştırma ihtiyacı bugün daha da yakıcıdır. Etrafımızı kuşatan bu zulüm, yalan, baskı, adaletsizlik çemberini kırmak adına bu yönde adım atanlardan haberdar olmalıyız. Bu itirazların, sosyal medyanın kendi doğallığına, işleyiş biçimine ve yankı odalarının duvarlarına hapsolmasına bir nebze de olsa dur diyecek bir yayın ihtiyaçtır.

Bir yayının işlevi kuşkusuz siyasi gerçekleri açıklamaktır. Ancak günümüz siyasi gerçekleri ne yazık ki sadece karşımızdaki düşmanla ilgili değil, aynı zamanda bizim taraftaki kurumsallaşmış siyasi yanlışları da kapsamaktadır. Dolayısıyla ne zaman düşmana ilişkin bir siyasi gerçeği ifşa edecek olsak, kendi saflarımızdaki benzeri ya da uzantısını da hesaba katmamız gerekiyor. Öte yandan gerçekler basitçe “şudur” diyebileceğimiz kadar göz önünde değil, somut bir olgunun görünmez kılındığı ya da olmayan bir şeyin varmış gibi geniş kitlelere benimsetildiği bir dönemde yaşıyoruz. Ama hakikat de yeni medya araçlarını kullanarak kamuoyuna ulaşmaya çabalıyor; fakat yankı odalarının duvarlarında kırılıyor, ana akım sayılan sahibinin sesi medya araçlarının sansürüne takılıyor ya da “1984”ü andıran yeni Hakikat Bakanlıklarının çarpıtmasına maruz kalıyor. Bu ablukanın kırılması lazım, yeni medya bunun araçlarını da sağlıyor. Yazıyı görüntüyle, görüntüyü röportajla, olayı araştırma-incelemelerle, sanatla ve hepsini siyasi mücadelelerle güçlendirmeliyiz.

Belli bir siyasal eğilimi olan bir yayın her zaman o eğilimin örgütlenme aracıdır. E-Komite ile yukarıda bahsettiğimiz çabaların, aktüel siyasi sorunlara dair müdahalelerde de bulunan, tartışan bir aracını inşa etmeyi hedefliyoruz. Özellikle gelişen yeni medya teknolojilerini kullanarak emekçi karakterli halk hareketinin gündemlerinin, taleplerinin, sorunlarının siyasal alanda daha çok karşılık bulmasını; bu hareketlerin kendi çıkarlarına zıt düzen içi siyasal akımların destekçisi olmasının engellenmesini hedefliyoruz. Farklı mücadele pratiklerinin birbirinden beslenebilmesini sağlayacak bir iletişim ağı olabilmek istiyoruz. Yalnızca ezilen, acı çeken, dayak yiyen değil; hakları için dişiyle tırnağıyla mücadele eden, yenilen ama tekrar mücadeleye dönen ve başkalarını kendisiyle dayanışmaya çağıran, kendisi de diğer ezilenlerle dayanışma içinde olanların sesi daha gür çıkmalı, kamuoyuna ideolojik muarızlarının dolayımı olmadan ulaşabilmeli. Bunun olmasını sağlayabildiği ölçüde E-Komite kendisini hedefi doğrultusunda ilerliyor sayacak. Şimdi başlıyoruz.