Pazartesi, Aralık 2, 2024

Asgari değil, azami mücadele

Türkiye ucuz emeğin en yoğun olduğu ülkelerden biri olmayı sürdürüyor. Bunun nedeni siyasi iktidarın uygulamalarının ötesinde sınıf mücadelesinin zayıflığı, fiili meşru eylemlerin, sonunda kazanım da yenilgi de olsa direnişlerin genel olarak görmezden gelinmesi, yok sayılmasıdır. Mevcut sendikal anlayış tamamen toplu iş sözleşmesi sendikacılığına dönmüş durumda. Bu türden ücret sendikacılığı işçilerin sendikayla bağının kopmasına neden oluyor. Sendikaları birer holding, işçileri birer müşteri olarak gören sarı sendikal pratik, atamalar ve tek taraflı masabaşı kararlarla doğrudan sermayeye hizmet etmekle kalmıyor, bu sendikalar işçi sınıfına ihanet eden devasa yapılara dönüşmüş durumda.

Asgari ücret uygulaması yalnızca yaşamsal ihtiyaçları mümkün olan en alt sınıra çekmekle kalmıyor. Aynı zamanda, mevcut sömürü biçimini yasal kılıfına uydurarak, işçilerin olmadığı müzakere masaları kurarak milyonlara sefaleti dayatıyor. 2022 itibarıyla asgari geçim indirimi farklı gerekçelerle kaldırıldı. Her yıl iki kez belirlenen asgari ücret 2016’dan sonra bir kez güncellenecek biçimde değiştirildi. Pandemi koşulları, derinleşen ekonomik kriz ve yaklaşan seçimler de hesap edilince 2022-2023 yılında iki kez güncellendi. Ekonomik krizin etkili olduğu, dahası alım gücünün çok düştüğü bugünlerde 2024 yılı için bir teslimiyet masası kuruldu. 18 Aralık’ta ikinci toplantısını yapacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na işçileri temsilen katlan Türk-İş sınıftan kopuk, iktidara ve düzen siyasetine entegre olmuş, sadece kendilerine verilen görevlerini layıkıyla yerine getiren bir yapı. Bu komisyon, bir kandırmacadan ibaret. Sermayenin emrindeki iktidar ile sarı sendikalar konfederasyonu “görüntü var ses yok” deyip yıllardır ihanetin kitabını yazıyorlar. Her şeyden önce, 2024 yılının tamamı için sadece bir kez ücret belirlemek milyonları açlığa mahkum etmek, yaşama hakkını bize çok görmektir.

Asgari ücret ne kadar olmalı? Alım gücünü yıl sonuna kadar karşılayacak mı? Yılda kaç defa güncellenmeli? Tüm bunlara mevcut siyasi iktidar, konfederasyonlar, siyasi partiler net cevaplar veremiyorlar. 5-6 yıl öncesine kadar aktif çalışanların sadece yüzde 30-40’ı asgari ücretliyken 2023 itibarıyla bu oran yüzde 70-80’e kadar çıkmış durumda. Buna bir diğer örnek de, 10 yıl öncesinde sendikalı, toplu iş sözleşmesi yapan metal işçisinin o zaman asgari ücretin dört katı kadar maaş alırken bugün asgari ücretin ancak biraz üstünde ücret almasıdır.

Her yıl devasa kârlar yapan patronların göz diktiği şey emek gücü olmuştur. Günümüzde esnek çalışma modelleriyle modern kölelik düzeni aparatlarının vahşi saldırısı artmaktadır. Anadolu ve metropollerdeki merdivenaltı tabir edilen işyerlerinde asgari ücret fiilen uygulanmıyor. Denetimle hesap sorma olmayınca yasalar değil, patronların “tehdit yasaları” devreye giriyor. 

Ücretler yılda en az dört defa artırılmalıdır. Gerçek enflasyon baz alınmalı, ısmarlama rakamlar veren TÜİK dikkate alınmamalıdır. Asgari ücretle ilgili rakamlar paylaşan düzen partilerinin işçilerden kopuk olduklarına, gerçekleri görmediklerine şahit oluyoruz. Klasik açıklamalarla yine seçimlere odaklanan Cumhur İttifakı’nın toz pembe öngörüsü her seferinde çöküyor ama alımgücünün düştüğünü, daha da düşeceğini iyi bilmelerine rağmen sermayenin emrinde olduklarını da saklamıyorlar.

Asgari ücret görüşmelerine katılan Türk-İş konfederasyonu bu yıl müzakerelere farklı işkollarında çalışan dört işçiyle katılma kararı aldı. Fakat masada olmak tek başına çözüm değil. Önemli olan eşit koşullarda masaya oturmak. Dahası ancak gücün ve birliğin varsa, fiili eylem, grev, direnişle hayatı (üretimi) durdurabilirsen zafere ulaşırsın.

Nihai kararı cumhurbaşkanı veriyor, yani asgari ücreti o belirliyor ve açıklıyor. Ama neye göre, kime göre? Herhangi bir veriye ya da gerçek enflasyona, alım gücüne, ilgili bakanlığın, sendikaların görüşlerine bakılıyor mu? Yıllardır aynı şekilde çay-simit hesabının üzerinden ve sermayenin tüm renkleriyle mutlak uzlaşı halinde milyonları ilgilendiren ücreti yakında açıklayacak. Açıklanan bu açlık ve yoksulluk sınırının altında ücretler, yüksek vergiler ve her gün gelen zamlarla dibin dibini yaşıyoruz. Sözde kurtarıcı olarak getirdikleri kapitalizmin iktisatçıları daha şimdiden olacakların fragmanını gösterdiler. Asıl seçimden sonra kemer sıkacağız diyen Mehmet Şimşek ve ekibi neoliberal politikaların en vahşi uygulayıcıları olarak halkı perişan edecekler.

Meselenin özü şu: Asgari ücret, sadece bu ücreti alanların ötesinde tüm çalışanları doğrudan ilgilendiren, herkesin ses çıkarması gereken bir konudur. İşçi direnişleri yol gösteriyor, mutlaka mücadele edeceğiz, direnişe geçeceğiz. Bu yolda yenilgiler de olsa asla pes etmeyeceğiz. Deneyeceğiz, kazanana kadar birliğimizi sağlayacağız, güçlü olacağız.

Son Eklenenler