4-10 Eylül: Kornilov hadisesi
Kornilov orduya devrimci işçi, asker ve liderleri katlederek “yeniden düzen” sağlamayı planladığı Petrograd’a ilerleme emri verdi. Kanlı bir karşı-devrimci diktatörlüğün ve kitlesel baskının tehlikesiyle karşı karşıya kalan Sovyetler, şehri
savunmak için işçi sınıfına seslenmeye mecburdu. Uyarı Petrograd boyunca duyuldu ve yüzbinlerce işçi eyleme geçti.
7 Eylül, Petrograd: Kornilov, Petrograd’a ilerlemeyi emretti
Kornilov, başkentte -var olmayan- bir "Bolşevik ayaklanması”nı bastırma ihtiyacı bahanesiyle; orduya şehre doğru ilerleme emrini verdi. Sağ provokatörler; “Alman ajanlar” , “karanlık güçler” ve “işçi tulumlarındaki yabancılar”ın -sözüm ona- Petrodrag’a sızdığını ve belli belirsiz bir felakete neden olmak için kumpas kurduklarını ve de bunların yalnızca Kornilov onları kurtarmak için yola koyulursa önlenebileceği gibi söylentiler yayıyorlardı.
Kornilov kendisini eski Çarlık İmparatorluğu’ndaki bütün siviller ve askerler üzerinde azami güce sahip bir diktatör olarak atamak için orduyu kullanmayı planlıyordu. Kornilov’un komutanlarına; Petrograd’a girdikten sonra işçileri silahsızlandırmak ve liderlerini tutuklamak –ve direnen herkesi vurma emri verilmişti. Bolşeviklere gelince, ayrım gözetmeden hepsi “Alman casusu” olarak asılacaktı. Kornilov çektiği telgrafta şöyle diyordu: “Kolordu, 28 Ağustos akşamı Petrograd banliyölerinde yer alacak. 29 Ağustos’ta Petrograd’ın sıkıyönetim altında olduğunun ilan edilmesini istiyorum.”
Kornilov’un askeri darbe teşebbüsü, -Rusya’nın savaşa devam eden katılımını güvenceye almak için gerekli görüldüğünden- müttefik emperyalist güçlerce üstü kapalı bir kabul gördü. Rusya Ortodoks Kilisesi’nin başrahipleri Kornilov’a iyi dileklerini ilettiler. Petrograd’a gönderilen birliklerin içinde Kafkas Yerli Süvari Tümeni (Çar’ın kötü şöhretli Vahşi Tümen’i -Dikaya Diviziya-) da vardı. Kornilov’un destekçileri başkentte yaklaşan kan gölüne olan heveslerini gizleyemiyorlar ve bu “kimi öldürdüğünü umursamayan dağ adamları”yla övünüyorlardı.
*Vahşi Tümen yada resmi adıyla Kuzey Kafkasya Tümeni, Rus Çarı II. Nikolay tarafından 23 Ağustos 1914’te yayınlanan bir kararnameyle Kabardey, Dağıstan, Çeçen, İnguş, Karaçay, Balkar, Tatar ve Çerkes haklarından özel olarak oluşturulmuştu. Acımasızlıkları ve sert savaş yöntemleri nedeniyle “Vahşi” Tümen olarak anılmaktaydılar.
Kornilov’un başkente hareketine, öncesinde de olduğu gibi Kornilov ve Kerensky tarafları arasındaki karmaşık ve bulanık entrikalar, ihanetler ve manevralar zinciri eşlik etti.
Temel mevzular üzerinde Kerenksy, Kornilov’dan daha az Kornilovist değildi. Her iki lider de kapitalist düzeni korumak, işçileri zapt etmek ve savaşı zaferle sonuçlandırmak için acımasız bir “kan ve demir” diktatörlüğü kurulması gerektiği konusunda hemfikirdiler. Güçlerini birleştirmeye hazırlandılar ve Kerensky, ordunun başındaki görevine Kornilov’u atadı. Her ikisi de Bolşevikler’e karşı aşırı nefretlerinde birleştiler.
Ayrıldıkları noktaya gelirsek; Kerensky, diktatöryel acil durum güçlerini kullanacak, özenle seçilmiş nüfuzlu insanlardan oluşan bir “listenin” oluşturulmasından yanaydı. Kornilov bu hükümette, muhalefeti acımasızca ezebilmek ve savaşa devam etmek için, ordu başkanlığında hizmet edecekti. Diğer taraftan Kornilov, Rusya’nın “iç düşmanlar”ına karşı kitlesel cinayet, terör ve katliamlarla dolu, tam anlamıyla ve açıkça karşı-devrimci bir diktatörlüğü savunuyordu. Bu düzende, Kornilov ulu önder olurken; Kerensky, önemli bir bakan ya da milletvekili olarak yer alabilirdi.
8 Eylül, Petrograd: Kerensky, Kornilov komplosundaki payını kabul etti
Kerensky ve Kornilov arasında teleprinterda (bir yazı makinesi) yapılan her iki liderin de niyetini açıkça belirtmek
istemediği dolambaçlı bir konuşmada Kerensky, Kornilov’un planlarına uyacağını tasdik ediyor. Bununla birlikte Kerensky, sözünden vazgeçti ve konuşmanın transkriptini Geçiçi Hükümet’in yönetimine ifşa etti, planlanan darbeyi açığa çıkardı, Kornilov’u kınadı ve kendisine bu krizlerle baş etmek için sınırsız “acil durum yetkileri” verilmesini istedi. Kerensky, Kornilov’un ordu başındaki görevinden alınmasını – tek taraflı olarak- emretti.
Kornilov, şüphesiz öfkeliydi ve Kerensky tarafından aldatıldığını idrak etti ve kendisinin bir “provokasyon”a kurban edildiğini ilan etti. Yine de; iktidarı ele geçirme konusundaki kararlılığını doğrulayarak; kamu için aşağıdaki
ifadeyi yayınladı:
“Rusya’nın insanları! Ulu anavatanımız ölüyor. Ölüm saati yaklaştı. Açık açık konuşmaya mecburum; ben, General Kornilov, Sovyetler’deki Bolşevik çoğunluğunun baskısı altında olan Geçici Hükümet’in, Alman genelkurmay başkanlığının planlarıyla ve aynı zamanda Riga kıyısında karaya çıkan mevcut düşman güçlerle birlikte hareket ederek; orduyu öldürdüklerini ve bu ülkenin kuyusunu kazdıklarını sizlere açıklıyorum. Ülkenin yıkımının ağır hissi bana, bu uğursuz anda, Rus halkını ölmekte olan vatanının yardımına çağırmayı emrediyor.”
Son aylarda desteğini kaybeden Kerensky, Kornilov’u durdurmak için kendini tamamen dostsuz ve güçsüz olarak
buldu. Sağ kanat güçleri, desteklerini ülke boyunca hevesle Kornilov’a veriyorlardı. Bu arada ise Kerensky, son aylarda keskin bir şekilde sağa dönmüş; Petrograd işçi ve askerlerini yabancılaştırmıştı. Bu işçiler ve askerler Kerensky’ye değil;
fabrika komitelerine ve Sovyetler’e sadıktılar. Bunlardan en disiplinli ve militan olan işçiler, Bolşevik Parti tarafından
örgütlenmişti. Giderek umutsuzluğa kapılan Kerensky 9 Eylül’de, gazetelerini kapatıp, liderlerine iftiralar atarak hapse attığı Bolşevik Partisi de dâhil olmak üzere, Sovyetleri yardıma çağırdı. 10 Eylül
tarihinde ise; üçüncü Süvari Petrograd’a doğru ilerlemeye başladığında, yaklaşan bir Kornilov zaferi beklentisiyle borsa yükselişe geçti.
http://gazetehayir.com/yazi-dizisi-ekim-devriminde-bu-hafta/
http://gazetehayir.com/yazi-dizisi-ekim-devrimi-28-agustos-3-eylul/