Perşembe, Şubat 6, 2025

Tanrılar ve Krallar Giremez, Sadece Musk

“Ben Andrew Ryan1, size bir soru sormak için buradayım. Bir adam, kendi alın terinde hak sahibi olamaz mı? Hayır der Washington’daki adam, o ter yoksullara aittir. Hayır der Vatikan’daki adam, o ter Tanrı’ya aittir. Hayır der Moskova’daki adam, o ter herkesindir. Bu cevapları reddettim. Bunun yerine farklı bir şey seçtim. İmkansızı seçtim. Ben… Rapture’ı2 seçtim. Sanatçıların sansürden korkmayacağı, biliminsanlarının gereksiz bir ahlakla sınırlandırılmadığı, mükemmelin değersizler tarafından kısıtlanmadığı bir şehir. Alınterinizle, Rapture sizin de şehriniz olabilir.” 

2007 yapımı BioShock oyununun antagonisti Andrew Ryan kendini bu sözlerle tanıtıyor oyunculara. Tarihi belirsizse de Rusya’da doğmuş, Bolşevik Devrimi esnasında ABD’ye kaçmış, arazisinde petrol çıktıktan sonra giderek zenginleşmiş, ABD’nin en zenginleri arasına girmiş ama Roosevelt ve Yeni Anlaşma (New Deal) taraftarlarının sosyal demokrat politikalarla ABD’ye “kaşıkla Bolşevik zehri” verdiğini düşünüp bir çıkış yolu aramıştır. Yukarıdaki sözleri de bu arayışın sonucunu anlatır, kendi ülkesini, Rapture’ı kurmak.

Oyunun ana kötüsü sonuçta komünist kılığına girmiş (bin yıllık komünizm insanları aldatmanın aracıdır alegorisi) bir mafya olup çıkıyor, bizim patron yer yer iyi gösteriliyor ama burada oyun eleştirisi yapacak değiliz. Nihayetinde Ayn Rand’ın ütopyalarını distopik biçinde anlatıp Ayn Rand’ın adına takla attırarak Andrew Ryan isimli bir baş düşman yaratmış bir hikayeyi severiz. Ama konu bizim gerçek Ryan. 

Beş sene önce bir Reddit kullanıcısı, Elon Musk’ı Andrew Ryan’a benzetmiş ve girişteki alıntıyı Ryan’ın ismi yerine kendi ismi, Rapture yerine Mars’ı koyarak Elon’un attığı bir tweet gibi görselleştirmişti. Musk’ın bu oyuna bayıldığını ve kendisinin de ABD’ye göç etmiş, orada süper zengin olmuş, sonra Mars’da koloni kurmak için ciddi çabalara girişmiş olduğunu düşünürsek, şaşırtıcı bir benzerlik. 

Ama dünya oyunlar, romanlar, filmlerdeki gibi işlemiyor. Mars’ta koloni kurmak Rapture kurmaya benzemiyor. En zengin kapitalistimiz, bir yandan Mars anlatırken, Rapture’ı dünyada kurmaya çabalıyor. Ryan, kendi kapitalist bireyci özgürlükçü toplumunu inşa etme hedefiyle yola çıkıp diktatör olmuştu. Elon Musk, halihazırda diktatörler ve diktatör heveslileriyle ilişkiler kuruyor. 

Amerika’yı (kapitalistler için) yeniden harika yap!

Kendini “mali alanda muhafazakar sosyal alanda liberal”3 olarak tanımlayan Musk, “devlet ekonomiye de sosyal alana da karışmasın” diyen klasik bir liberal. Bu iki öncülde de Trump ile “genel olarak” uzlaşıyorlar, tamamen değil. Bu yüzden ilişkileri gelgitli. Mevcut durumu anlamak için Trump’ın ilk seçim döneminden itibaren bu ilişkiye bir bakış atacağız. Kasım 2016’da verdiği bir röportajda Hilary Clinton’a destek verdiğini, Trump’ın “doğru kişi olmadığını, ABD’yi iyi yansıtan bir karaktere sahipmiş gibi görünmediğini” ve Clinton’ın ekonomi ve çevre politikalarını iyi bulduğunu söyledi. Clinton’ı desteklemesine rağmen Trump’ın başkanlığında ekonomik danışma konseyinde görev almaktan geri durmadı. 2017’de bu görevden, Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çekileceğini açıklamasının ardından, istifa etti. Elektrikli araç şirketi olan birinin çevre politikalarına ne açıdan değer verdiğini anlamak zor değil. 

2020’de Joe Biden’a oy verdiğini açıkladı. 2021’de “siyasetten uzak durmayı tercih edeceğini” söylese de aynı yıl Biden’ın Tesla’yı Beyaz Saray’da yapılan Elektrikli Araç Zirvesi’ne davet etmemesi, Adalet Bakanlığı’nın SpaceX ve Tesla’ya açtığı davalar sebebiyle, Biden’ı kendi Twitter hesabından topa tutmaya başladı. Biden’ın bu tutumunun sebebi Tesla’nın tek sendikasız otomobil devi olması ve Biden’ın da işçi yanlısı bir görüntü vermek istemesi olarak lanse ediliyordu o dönem. Musk’ın desteğini çekmesinin sebebi de meclisten art arda geçen vergi düzenlemeleriydi. 

Pandemi sırasında tam kapanmayı “faşizm” olarak nitelendiren Musk, Trump’ın görüşlerini destekler nitelikte tweet’ler atmaya başladı. Nitekim bu sırada Tesla’nın Kaliforniya’daki fabrikasının geçici olarak kapatılmasına isyan eden Musk’a tesisin derhal geri açılmasını söyleyen Trump destek verdi. 

Ancak bu yakınlık uzun sürmedi. Trump, 2021’de Twitter hesabının kapatılmasının ardından “Truth Social” ismiyle kendi sosyal ağını kurdu. Musk, Twitter’ı satın alma sürecindeyken doğan ve rakibi olacak bu yeni sosyal ağ için “korkunç bir ismi var, aslında adı Trumpet olmalıydı” diyerek alay edince ikili arasında karşılıklı hakaretlerin savrulduğu bir kan davası başladı. Trump, Musk’ın servetini oluşturmasında pay sahibi olduğunu, kendisinden istediği hükümet sübvansiyonları olmasa “bir hiç olacağını” iddia ediyordu. İddiasında haksız da sayılmazdı çünkü Musk Trump’tan önce de milyarder olmasına rağmen net serveti Trump’ın başkanlığı döneminde Tesla’nın hisselerindeki yükseliş sebebiyle büyük ölçüde arttı. Trump, Musk’ın projeleriyle alay ederek Tesla ve SpaceX’in “sürücüsüz çarpışan arabalar” ve “hiçbir yere gitmeyen roketler” ürettiğinden söz etti. Musk da buna karşılık Trump’ın “kıçıyla dağ deviren orman kibarı” olduğunu söyleyip başka bir tweet’inde “Kendisinden nefret etmiyorum ama Trump için şapkasını asıp gün batımına doğru yelken açmanın vakti geldi,” diyerek yeniden başkan adayı olmaması gerektiğini söyledi. Trump ise başkanlığı sırasında Musk’ın projelerine Beyaz Saray’dan finansal destek istediği ziyaretleri hatırlatarak “Diz çök, yalvar desem yapardı” dedi. 

İlişki toparlanıyor 

Musk, 2022’de Twitter’ı satın aldıktan sonra kişisel hesabından “Trump’ın hesabı geri açılmalı mı?” başlığıyla bir anket düzenledi ve anket sonucunun “evet” çıkmasının ardından hesabı geri açtı. 

Trump, Mart 2024’te kampanyasında para sıkıntısı yaşadığı sırada Musk’ı ve birkaç mega-bağışçıyı daha malikanesinde ağırlayarak kendilerinden destek istedi. Bu görüşme basına yansıyınca, Musk seçimlerde hiçbir adaya bağış yapmayacağını açıkladı. Ancak 13 Temmuz 2024’te Trump’a yönelik suikast girişimi yaşandıktan yalnızca 30 dakika sonra Twitter hesabından olanca coşkusuyla Trump’ı desteklediğini açıkladı. Aslında bu tweet’inden çok daha önce Trump’a destek toplamaya başlamıştı. Washington Post‘un haberine göre Mart ayındaki görüşmede katılımcılara Trump’ın hayranı olmadığını fakat yasadışı göçü Trump’ın engelleyebileceğini, bu yüzden hep birlikte onu desteklemeleri gerektiğinden bahsetmişti. 

Musk yakın çevresiyle birlikte Trump’ın kampanyası için “America PAC” adıyla bir siyasi eylem komitesi kurdu. Bir aydan kısa bir süre içinde çoğunluğu Silikon Vadisi’nden olmak üzere 8,5 milyon dolar bağış toplandı. Musk, PAC’a 200 milyon dolar bağışlamakla kalmayıp seçimde kritik öneme sahip salıncak eyaletlerde seçmenlere para ödülü dağıttı. 

Musk seçim zaferinden beri neredeyse her gününü Trump’ın “Mag-a-Lor” isimli malikanesinde geçiriyor, Trump’la beraber toplantılara, dünya liderleriyle olan telefon görüşmelerine katılıyor, kabine seçimine müdahil oluyor. NBC’nin haberine göre Musk’ın eş başkanmış gibi davranması geçiş ekibini rahatsız ediyor. 

Trump’ın seçim zaferinden kısa bir süre sonra Tesla’nın hisselerinin yükselişiyle Musk’ın toplam net serveti 300 milyar doları aştı. Daha önce Biden’ın elektrikli araçlara verdiği desteği “cehenneme geçiş” olarak nitelendiren Trump, Ağusos ayında “Elektrikli araçlardan yanayım, olmak zorundayım çünkü Elon beni çok güçlü destekledi,” açıklamasını yaptı. Trump’ın başkan yardımcısı JD Vance, seçimden önce bir Avrupa Birliği yetkilisinin (İç Piyasadan Sorumlu Avrupa Komiseri Thierry Breton’un tweet’ini kastediyor) Musk’ı Trump’a platform oluşturduğu için tutuklamakla tehdit ettiğini iddia edip, Avrupa Birliği’nin X platformuna yönelik sansürleri devam ederse ABD’nin NATO’ya olan desteğini gözden geçireceklerini söyledi. 

Elon ne istiyor? 

Musk’ın tüm bu çabaları “siyasete meraklı bir bilyoner” olmanın ötesine geçiyor. Trump’a karşı önce şüpheci yaklaşıp birdenbire en coşkulu destekçisi olmasının altında ne yatıyor? 

Musk’ın sahibi olduğu altı  şirketin halihazırda federal kurumlarla sıkı fıkı bir ilişkisi var. Roket, uydu ve uzay tabanlı iletişim hizmetleri ihalelerinden, federal yasayla oluşturulan emisyon ticareti kredilerinden milyarlarca dolar kazanıyor. Tesla elektrikli araç satışlarında 7.500 dolarlık bir vergi indiriminden yararlanıyor. Yine Tesla, geçen yıl karbon emisyon kredilerinden 1,79 milyar dolar kazandı. Bu kredileri federal hükümet tarafından konulan emisyon limitlerini karşılayamayan filolara sahip araç üreticilerine, Kaliforniya’ya, Avrupa Birliği’ne ve Çin’e satıyor. 

Musk hükümetle en geniş bağlarını SpaceX aracılığıyla kuruyor. Geçen sene SpaceX ile hükümet arasında 3 milyar dolarlık yeni bir anlaşma sağlanırken, geçen 5 sene boyunca yapılan sözleşmeler toplam 11 milyar dolar değerinde. SpaceX’in Savunma Bakanlığı’ndan aldığı ihalelerin sayısı, roket fırlatma konusunda Musk’a aşırı bağımlı hale gelmeleri sebebiyle Pentagon yetkililerini endişelendiriyor. Musk şimdilerde, SpaceX’in bazı yöneticilerinin Savunma Bakanlığı’nda üst düzey hükümet yetkilileri olarak atanmasını istiyor. 

Kamu harcamalarının “israfı azaltma” amacıyla olabildiğince kısılmasını istiyor. Bütçede 2 trilyon dolar kesinti yapılmasını ve federal devlet dairesi sayısının 428’den 99’a düşürülmesi gerektiğini, Reagan ve Pinochet’in ekonomik danışmanlığını yapmış neoliberal baba figürü Milton Friedman’ın videolarını postlayarak savunuyor. Bu yeni kemer sıkma politikaları için, Musk ve Vivek Ramaswamy tarafından yönetilecek, Jeff Bezos’un da desteklediği Hükümet Verimliliği Bakanlığı (Department of Government Efficiency- DOGE, bu isim Musk’ın sevdiği bir internet meme’i ve kripto para biriminden geliyor) adıyla bir komisyon kurulması planlanıyor. Bir bakanlıktan ziyade danışma komisyonu olduğundan senatonun onayına ihtiyaç olmadan doğrudan başkanın atamasıyla kurulabiliyor. Trump söz verdiği gibi bu komisyonu kurarsa, Musk tüm federal kurumları denetleme yetkisine sahip olabilir. 

Geçen ay kongredeki bütçe tasarısı müzakerelerini Musk’ın tek başına ele geçirdiği, geçmesini istemediği bütçe tasarısının reddedilmesi için zenginliği ve sosyal medya gücünü kullanarak rakiplerini ekarte ettiği konuşuluyor. Musk’ın geçirmemek için çabaladığı bütçe tasarısı kanser araştırma fonları ve yoksul çocukların bakım-sağlık fonlarını, internet hizmet sağlayıcıları ve otellere karşı tüketiciyi koruyacak düzenlemeleri, yarı-iletken tedarik zincirlerini güvence altına almayı, Çin’e yapılan yatırımların kısıtlanmasını ve hatta “deepfake” pornografiyi yasaklayacak düzenlemeler içeriyordu. 

Başta Musk olmak üzere, Zuckerberg, Marc Andreessen, Peter Thiel gibi milyarderlerin hepsi aynı anda buldukları fırsatta Amerikan Tüketici Mali Koruma Bürosu’na (CFPB) saldırıyor. CFPB’nin finans kuruluşlarını terörize ettiği ve “muhafazakarların banka hesaplarının CFPB tarafından sistematik şekilde bloke edildiğini” ve bu yüzden pek çok sermayedarın Trump’ın yanında durduğunu iddia ediyorlar. CFPB bankalar, finans-yatırım ve teknoloji de dahil tüm şirketlerin yanıltıcı, yolsuz ve haksız uygulamalarını soruşturan, yaptırım uygulayan ve tüketicilerin şirketlere karşı korunmasını sağlayan bir kamu kurumu. Geçmişte kendi şirketlerinin de CFPB’yle başı belaya girmiş milyarderlerin şimdi tek ses halinde bu kurumun kapatılması gerektiğini söylemesi ilginç değil. Musk, Hükümet Verimliliği Komisyonu’nda göreve geldiğinde bu kurumu kapatmaya girişebilir, hem kendini hem de milyarder dostlarını soruşturmalardan, davalardan kurtarabilir, tüketicileri daha kolay kazıklamaya devam edebilir. 

Kamu kurumlarının özelleştirilip kamu harcamalarının azaltılması önlemlerini meşrulaştırma amacıyla bütçe açığının ve giderek artan borçluluğun zaten yaşanmakta olan bir kriz olduğu savının medya tarafından kabul görmesini sağlamaya çalışıyor. Böylelikle Wall Street halkı daha kolay yağmalayacak, yoksullar daha fazla güvencesizliğe itilerek emek gücü azaltılacak (daha düşük ücretli emek garantilenecek), NLRB (Çalışma İlişkileri Kurulu), OSHA (İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresi), kamu sektörü sendikaları ve genel olarak işçi sınıfının zaten zayıf olan gücü yok edilmiş olacak.

Tesla’nın dünya çapında 140 bin işçisi var ve neredeyse hiçbirinin sendikası yok. 2023’te Workers United’ın öncülük yaptığı grevde yüzlerce işçi işten çıkarıldı. Trump da Musk’ın grevleri ve sendikal faaliyeti kırmasını destekliyor. Birleşik Otomotiv İşçileri sendikasının Trump’a ve Musk’a açtığı davalar halen devam ediyor. 

Trump ve Musk, MAGA’ya karşı 

Önceki haftalarda Musk ve aşırı sağcılar arasında göçmen işçiler konusunda tartışma yaşandı. Cumhuriyetçi Parti’den daha önce aday olmuş ve Trump’ın da kampanyası için görevlendirmek istediği Nazi sempatizanı Laura Loomer’ın, Trump’ın Hintli girişimci Sriram Krishnan’ı kıdemli danışmanı olarak atamasını eleştirdiği tweet’i X platformunda yayıldı. Krishnan’ın vasıflı yabancı işçilerin ABD’ye gelmesinin kolaylaştırılması yönündeki görüşlerinin Trump’ın ajandasına aykırı olduğunu söylüyordu. Ramaswamy Amerikan kültürünün teknoloji şirketlerini besleyecek düzeyde kalifiye eleman yetiştiremediğini, vasıflı göçmen işçiler alınmazsa küresel rekabette Çin’e yenileceklerini söyledi. Musk da bu tartışmaya katılıp “ABD’de süper yetenekli ve süper motivasyona sahip mühendislerin sayısı çok düşük. Bizim takımın kazanmasını istiyorsak nereden olursa olsun en iyi yetenekleri işe almalıyız,” dedi. 

Silikon Vadisi şirketleri yapay zeka geliştirmek için birbirleriyle yarışırken, yabancı yeteneklere olan ihtiyaçları da yoğunlaştı. ABD’de en iyi 43 yapay zeka şirketinin 28’i göçmenler tarafından kuruldu ve yapay zeka alanında lisansüstü öğrenim görenlerin yüzde 70’i uluslararası öğrencilerden oluşuyor. 

Trump bir yandan kaçak göçmenlerin kitlesel olarak sınırdışı edileceğine yönelik söylemlerde bulunurken Silikon Vadisi’ndeki destekçileri kendisini yüksek vasıflı işçiler için yasal göçü kolaylaştırmaya teşvik ediyor. Trump’ın 2016’daki ilk başkanlık döneminde H-1B vizelerinin (ABD’de yüksek vasıflı işlerde çalışmak isteyenlere özgü bir vize türü, Musk da ABD vatandaşı olmadan önce ülkeye bu vizeyle gelmişti) kısıtlanması teknoloji şirketlerinin tepkisini çekmişti. Pandemi sırasında H-1B vizeleri tamamen dondurulmuştu.

Bağımsız araştırmalara göre 2024’te 3.871 yeni H-1B çalışanıyla Amazon, en çok başvuruya sahip şirket. Google’ın 1.058, Tesla’nın da 742 onaylanmış başvurusu var. Silikon Vadisi patronlarının yalnızca H-1B vizesiyle göçü savunmasının altında yatan başka bir gerçek de işyerinde insanlık onuruna aykırı çalışma şartlarına karşı çıkma hakkına sahip Amerikan vatandaşlarının aksine, H-1B vizeli göçmenler patronlarının talepleriyle ters düşerse sınırdışı edilme riskiyle karşılaşıyor. Sözleşmeli köle statüsünde çalışıyor ve aynı iş için Amerikan vatandaşları veya yeşil kart sahiplerinden çok daha düşük ücret alıyorlar. 

Loomer ve Musk arasındaki tartışmanın harareti geçtikten sonra, Trump New York Post ile yaptığı telefon görüşmesinde “Vizeleri her zaman sevdim, her zaman vizelerden yana oldum. Bu yüzden vizelerimiz var. Mülklerimde birçok H-1B vizeli çalışan var. H-1B’ye inananlardanım. Bunu birçok kez kullandım. Harika bir program,” dedi. Tartışmanın galibi Musk oldu. 

Silikon Vadisi ve Trump 

Trump’ın tören komitesine yapılan bağışlar şimdiye kadar yaklaşık 150 milyon dolarla rekor kıran bir meblağa erişti. (Biden için Lockheed Martin, Boeing, Pfizer gibi şirketlerden toplamda 62 milyon dolar toplanmıştı.) 

Meta (Facebook’un ana şirketi), Amazon, Tesla, OpenAI, Uber, Apple ve XRP ve Ripple gibi kripto şirketleri var bağışçılar arasında. Trump, yeni kabinesiyle daha önce görülmemiş türden bir milyarderler hükümeti kuruyor. Kabinede milyarder olduğunu bildiğimiz beş bakan var. Silikon Vadisi’nden girişim sermayedarı David Sacks’ın “Yapay Zeka ve Kripto Çarı” olarak atanacağı açıklandı. Körfez petrol ülkeleriyle yakın ilişkisi olan gayrimenkul milyarderi Steve Witkoff, Trump’ın Ortadoğu sefiri olacak. SpaceX’le çalışmış ve Musk’ın da dostu olan teknoloji milyarderi Jared Isaacman, NASA’yı yönetecek. Türkiye büyükelçisi olarak Trump’ın iş ortağı ve yakın zamanda Birleşik Arap Emirlikleri için yasadışı lobi faaliyeti yaptığı için yargılanan Tom Barrack düşünülüyor. Trump hükümetinde -Trump’ın kendisini de sayarsak- toplamda 16 milyarder bulunuyor. Axios’un haberine göre yeni hükümet Biden hükümetinden 100 kat daha zengin.

Bu teknoloji sermayesinin Çin ile daha yakın bir ilişkisi var ve bu nedenle düşman ihtiyaçlarını Çin’den ziyade Rusya ile karşılayan Demokrat Parti’ye daha yakınlardı. Tesla, araçlarının yarısını Çin’de üretiyor, ABD dışında en fazla satışı Çin’de yapıyor. Musk, şirketin Çin’deki pazar payı azaldığı için Tesla’nın “tam otonom otomobil” projesi için Çin başbakanıyla bizzat görüşüyor. Tesla’nın en büyük montaj fabrikası Şangay’da bulunuyor. Avrupa’da, özellikle de Almanya’da fabrikalarının siyasi engellerle hatta kundaklamalarla karşılaştığı bir dönemde Şangay’daki bu fabrika Avrupa pazarı için de tedarik sağlıyor. Musk’ın Trump’ı Çin’e karşı daha uzlaşmacı bir çizgiye çekmesini bekleyebiliriz. 

Musk’ın Avrupa seferi

Elon Musk’ın Trump’ı bir piyon gibi yönettiği algısının ne kadar hatalı olduğunu gösteriyor aslında bu hikaye. Hem Hillary Clinton’ı hem Joe Biden’ı destekleyen Musk, sonuçta Trump gerçekliğini kabul etmiş ve parasını hem doğru ata hem de daha güçlü bir figüre oynamayı tercih etti. Trump’la anlaşmazlıkları uzlaşıları kadar boldur ama temelinde yeni bir neoliberal saldırıyı gerekli gördükleri konusunda anlaşmışlardır. Bugünlerde Arjantin’de Javier Milei’nin yaptığı tarzda bir kamu kaynaklarını boşaltma, devletin sosyal anlamda küçültüp düzen koruma alanında büyüterek işçi örgütlerini bitirme ve işçi sınıfının birikimini yağmalama işini yapmakta kararlılar. Bunu yalnızca ABD’de değil, çeşitli sağ popülist güçlerle ittifak ederek, onları ekonomik ve siyasal destekle hükümetlere getirip tüm dünyada yapmayı hedefliyorlar. 

Elon Musk’ın Arjantin Başkanı Javier Milei, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Rus Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile güçlü bir ilişkisi var. Bu ilişkilerini sürdürürken, aynı zamanda eski imparatorluk İngiltere ve sürekli potansiyel imparatorluk Almanya’da “aşırı sağcı” parti ve figürleri iktidara getirmek için uğraşıyor. Popülerliğini sürekli arttıran, İngiltere’nin iki partili yapısını bozacağı beklenen Reform Partisi’nin en güçlü destekçilerinden biri Musk. Reform lideri Farage’a 100 milyon dolar bağış yaptığı söyleniyor. Cezaevine atılan bir faşist için Farage ile birlikte özgürlük çağrısı yaptıktan sonra, Farage faşisti partiye almayıp Musk’ın görüşlerini aşırı bulduğunu söyleyince Reform Partisinde lider değişikliği istedi ve bu yönde arayışları sürüyor. Bir yandan da bir sonraki seçim gelmeden önce İşçi Partisi lideri ve İngiliz başbakanı Keir Starmer’ı iktidardan düşürmenin yollarını arıyor. Başbakan Starmer’ı ülkede yaşanan bir çocuk istismarı skandalına ortak olmakla suçluyor. Starmer’ın kendisi de Corbyn’e yapılan bir iç darbeyle partinin başına geçmiş ve sermayenin yanında olmasına rağmen Musk için bu yeterli değil. 

Bir yandan da Almanya’yı fethetmek istiyor. Musk “Almanya’yı yalnızca AfD kurtarabilir” tweet’inin ardından Welt am Sontag gazetesine neden AfD’yi desteklediğini açıkladığı bir yazı yazdı. AfD’nin güçlü olduğu bölgelerden Brandenburg/Berlin’de Tesla’nın bir giga-fabrikası var, fabrikanın yarattığı kirlilik çevreciler tarafından protesto ediliyor. Ayrıca fabrika metal işçileri sendikası olan IG Metall’i kırmaya çalışıyor.  Yazıda Alman ekonomisinin bürokrasi ve devlet regülasyonları sebebiyle batmakta olduğunu, AfD’nin vergileri düşürüp devlet denetimini azaltarak ekonomiyi yeniden canlandırabileceğini söylüyor. Önceki hükümetin kömüre, ithal gaza ve rüzgar ve güneş enerjisine güvenerek nükleer enerjiden vazgeçmesinin ülkeyi elektrik kesintilerine karşı savunmasız bıraktığını söyleyerek, AfD’nin nükleer enerjiyi pil depolama sistemleriyle birleştirip dengeli bir enerji politikası izleyeceğinden bahsediyor. Yine kontrollü göç politikalarıyla Alman kültürel mirasını koruyacağını, eğitim reformları yapacağını ve teknoloji endüstrilerine sundukları destekle ülkeyi parlak bir geleceğe taşıyabileceğini iddia ediyor. Devamında AfD’nin Nazi partisi olarak resmedilmesinin saçmalık olduğunu “Parti lideri Alice Weidel’in Sri Lankalı eşcinsel bir partneri var. Kulağınıza Hitlermiş gibi geliyor mu? Saçmalamayın!” diyerek savunuyor. Ancak AfD parti programında aile idealinin “anne, baba ve çocuktan oluşan bir aile” olduğunu belirtmekle kalmayıp eşcinsel evlilik hakkının iptali için mahkemelere başvuruyor. 

Musk’ın hayallerinin ucu bucağı yok. Son günlerde değerli mineraller ve enerji kaynaklarıyla doğal kaynaklar açısından çok zengin bir bölge olan (küresel ısınma sebebiyle buz kütleleri eriyince adada petrol ve gaz rezervlerinin ortaya çıkacağı tahmin ediliyor, batarya üretiminde kullanılan rezervlerce de zengin) Grönland’ın satın alınması gerektiğinden bahsediyor. Trump’la birlikte Kanada ile olan sınırın yapay olduğunu ve iki ülkenin birleştirilmesi gerektiğini söylüyorlar. 

Bir halk kahramanı: Elon Musk

Sağlık sigorta şirketi United Healthcare’ın CEO’su Brian Thompson’ı öldüren Luigi Mangione’nin Elon Musk’ı öven paylaşımları ortaya çıkmıştı. Bu eylemden bir ay sonra, Las Vegas’da Trump Oteli’nin önünde bir Tesla CyberTruck’ı patlatarak kendisini öldüren ve yedi kişiyi yaralayan Matthew Livelsberger, gelir eşitsizliğinden, yüzde 1’in çok zengin olmasından yakınıyor, ABD’nin savaş suçlarını ifşa ediyordu. Aynı zamanda toplumun Trump, Musk ve Başkan Kennedy’nin yeğeni ve Trump’ın müstakbel Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanı olan Robert F. Kennedy Jr.’ın arkasında toplanması gerektiğini savunuyordu. 

Bu gerçeklerin anlattığı bir şey var. Musk’ın ütopyası, CEO öldürmeyi kafasına koymuş, kendini patlatmayı göze almış ve bunları gerçekleştirecek kadar kapitalist hırsın sıkıntılarını görmüş bir insana dahi kulağa hoş geliyor. Bir devrimci politik örgüt ve onun yaydığı başka bir “ütopya” olmadığı sürece, halkın en radikal kesimleri dahi bir kapitalistten, kapitalizmin bir formundan nefret ediyor, kapitalizmin kendisinden değil. 

Dünyanın en zengin insanının halka eşitlik ve özgürlük getireceğine inanılıyor. Bu aptalca bulunuyor, bizim ülkemizde de çeşitli formlarla bu aptalca bulunuyor.4 Ama toplumdaki sorunlara dair en büyük şiddet eylemini gerçekleştirenler bile nasıl bu kadar aptal olabiliyorlar, yoksa ortada başka bir sıkıntı mı var?

Livelsberger ve Luigi’yi ortaklaştıran tek şey kapitalistlere karşı giriştikleri bir eylem değil. İkisi de “wokeism” olarak adlandırılan (kadınların, siyahların, eşcinsellerin hakları için mücadele eden) kimlik politikalarına düşmandılar. Bu ikisinin de bu düşmanlıklarını görüp onları aptal diye damgalamak kolay. Ancak giderek işçi sınıfının, yoksulların sorunlarından uzaklaşmış, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine, ABD’nin savaş suçlarına dair sözleri olmayan bir yeni solun, amaçladığı kimliksel özgürlükleri de başaramayacakları, nitekim bunların sınıf mücadelesiyle bağlantısız olmadığı, başarmayı bırakın sınıfa karşı çeşitli şekillerde silah olarak döndüğü açıktır. 

Elon Musk’ın ütopyası, işte bu anlamda da Andrew Ryan’ınkine benziyor. Bir yandan “Tanrılar ve Krallar yok” diyen, diğer yandan insanlığı kurtuluşa erdireceğini vaat eden bir figür. Tanrısız Peygamber, Kralsız Lord. Hristiyanlıkta İsa’ya hem peygamber hem lord denmesine rağmen onun “gerçekte” tanrı olduğu bilinir. Musk’ın da başka hayali yoktur.

“Atlas kimdir? Dünyayı omuzlarına alan, sırtında taşıyan. Peki, işçi sınıfı kimdir? İşçi sınıfı da dünyayı sırtında taşıyandır. Ayrıcalıklılar için dünyayı öylece orada tutan.”5

Musk’ın hayali gerçek olur, Atlas silkinmedikçe.


  1. Yazının başlığının orijinali: “No Gods. No Kings. Only Man” (Tanrılar ve Krallar Giremez, Sadece İnsanlar). Bioshock oyununda Rapture şehrinin girişindeki deniz fenerinde Andrew Ryan’ın dev altın heykelinin üstünde yazan sözler. “Sadece İnsanlar” diye çevrilse ve Ryan’ın mottosu bu olsa da oyunda şehrin liberal diktatörü olan Andrew’ın isminin kökeni Antik Yunanca’da “man (insan)” anlamına gelir. Yani “Tanrılar ve Krallar Giremez, Sadece Andrew” diye çevirilebilir. ↩︎
  2. Amerikan Evanjelikleri İsa’nın dünyaya tekrar gelip müritlerini cennete götüreceğine inanıyorlar. Bu olaya da “Rapture” adını veriyorlar. Andrew Ryan karakterinin “Tanrılar ve krallar giremez, sadece insanlar” sloganının yanında şehrine bu ismi vermesi muhtemelen bilinçli yaratılmış bir çelişki. ↩︎
  3. Amerika’da kavramlar tüm dünyada kullanılan kavramlardan farklı. Amerika’da kendinizi “ekonomik alanda liberal” olarak tanımlıyorsanız, “devlet şirketleri regüle etsin” demiş oluyorsunuz. ↩︎
  4. Soma’daki, deprem bölgesindeki AKP oylarını gösterip “bunlara müstehak” diyenler düşünülebilir. ↩︎
  5. John Shirley’nin yazdığı Bioshock:Rapture Kenti kitabından alıntı. ↩︎

Son Eklenenler