Luigi Mangione’nin UnitedHealthcare CEO’su Brian Thompson’ı öldürmesi, ABD toplumunda bir tür kırılma yarattı. Halk kahramanı, intikamcı, katil, terörist… Bunlar Luigi Mangione için kullanılan sıfatlardan yalnızca birkaçı. Bir taraf için bu olay toplumu terörize eden korkunç bir cinayetken, diğer taraf için halkın ABD sağlık sistemine yönelik ortak öfkesine ses veren meşru bir eylem. Cinayetin ardından kamera görüntülerinden teşhis edilen Luigi, 8 Aralık’ta bir McDonald’s personeli tarafından ihbar edilmesiyle yakalandı. Üstünde 3B yazıcıyla kendi yaptığı silah, sahte kimlikler ve kısa bir manifesto bulundu. Tutuklandığı andan itibaren ABD halkının Luigi’ye büyük bir ilgisi vardı. Halkın ilgisini azaltmak için ne yapılırsa yapılsın ters tepti, Luigi’ye destek giderek arttı. Luigi, birinci dereceden cinayet, ruhsatsız silah bulundurma, sahte kimlik taşıma ve terörizmle suçlanıyor.
Peki, Luigi Mangione terörist mi? Birilerini terörize ettiği kesin. Ancak terörize ettiği halk değil ABD’de sağlık sistemini, sigorta ve finans şirketlerini kontrol eden oligarşik yapı. Chomsky’nin meşhur bir röportajında tek cümleyle özetlediği gibi: “Eğer eylem ABD müesses nizamına karşı yapılmışsa terörizm, ABD yaptıysa terörle mücadele.” Luigi de bu açıdan “terörist” sıfatını kazandı. Oligarşik yapı o kadar korkmuş olmalı ki Luigi’yi her şekilde karalamak istediler fakat kendi elleriyle onu kahramanlaştırdılar. Luigi’nin New York’a getirilip turuncu kıyafetler içinde yürütüldüğü an, ABD’de bazı vakalarda yapılan “suçlu yürüyüşü” denilen bir uygulama. Luigi’ye özel olarak New York belediye başkanı bile orada bulundu. Bu uygulamanın şeffaflık iddiasıyla yapıldığı söylense de genelde suçluyu toplum önünde küçük düşürmek amacıyla yapılıyor. Ancak bu uygulama da ters tepti ve halk arasında, özellikle de internette, Luigi daha da popüler hale geldi.
Anaakım medya kanalları, olayı “iki çocuğu yetim bırakan bir cinayet” olarak anlatıyor. Birçoğu Luigi’ye karşı sempati oluşmasına sebep olmamak için üzerinde bulunan yazının tamamını paylaşmadılar. Bazıları fotoğraflarını bile göstermiyor. Ben Shapiro ve Matt Walsh gibi sağcı medya figürleri de devreye girip hem Luigi’ye hem de onu destekleyenlere karşı propagandaya başladılar. Luigi’yi destekleyen herkesi şeytani, devrimci, Marksist solun bir parçası gibi göstermeye çalıştılar. Ancak bizzat kendi seyirci kitleleri tarafından YouTube yorumlarında yalanlandılar. “Bu olay sağa karşı sol değil, zengine karşı fakirle alakalı”, “Sağcıyım ve yanılıyorsun”, “Bunu destekleyen sadece sol değil” gibi yorumlar en çok beğenilenler arasındaydı. Luigi, genel Amerikan seyircisine hitap eden Saturday Night Live programında bile seyircilerden alkış aldı. Luigi’nin eylemi ABD medyasının onu sıkıştırmak istediği sınırlardan çok daha geniş bir kitleye hitap edebilmiş görünüyor.
Luigi’ye bu kadar geniş bir kitleden destek gelmesi esasen normal. Luigi, manifestosunda ABD’nin dünyadaki en pahalı sağlık sistemine sahip olmasına rağmen sağlık hizmetlerinde dünyada 42. sırada olduğunu yazmış. Manifestosunda referans verdiği Michael Moore’un Sicko belgeseli, Amerikan sağlık sisteminin vatandaşları nasıl mağdur ettiğini anlatıyor. Mevcut sistemde, sigorta şirketleri tedavi maliyetlerini karşılamadığı için birçok insanın hastalıkları ciddileşti, hayatlarını kaybettiler. Birçok kişi, evlerini ipotek ettirip daha çok borçlanarak masrafları karşılayabiliyor. Sağlık sorunu yaşamayan şanslı kesim ise “ya hastalanırsam” endişesiyle yaşıyor. Halkta mevcut sağlık sistemine karşı büyük bir öfke zaten vardı çünkü herkesin ya kendisi ya da bir yakını bu sistemden mağdur olmuştu. Bu öfkelerini Luigi’ye destek olarak ifade ediyorlardı.
Luigi tutuklandıktan sonra onlarca destek mektubu aldı, insanlar hapiste ihtiyaçlarını karşılaması için ona para gönderdiler. İhbar edildiği McDonald’s’a düşük puanlar vererek ve kötü yorumlar yaparak bile desteklerini gösterdiler. Halkın sağlık sigorta şirketlerine karşı öfkesi daha da arttı. Üzerinde sigorta şirketlerinin yöneticilerinin fotoğrafları bulunan “aranıyor” posterleri sokaklara yapıştırıldı. Tehdit edilen sigorta şirketlerinin yöneticileri oldu. Bazı sigorta şirketleri internet sitelerinden yöneticilerinin bilgilerini kaldırdılar. Benzer olayların gerçekleşmesinden korkup güvenlik önlemlerini arttırdılar.
Twitter ve Goodreads gibi platformlarda, yazdıkları ve beğenileri üzerinden Luigi’nin politik duruşunu anlamaya çalıştılar. Ancak duruşunu net bir şekilde tanımlamak pek mümkün değil. Jacobin’deki bir yazı, Luigi’nin sosyal medya paylaşımlarını incelemiş. Ortada, Luigi’ye her politik görüşü atayabilecek kadar materyal var. Seçilen paylaşımlarına göre ayrı ayrı solcu, radikal çevreci, liberteryen, erkek hakları savunucusu, woke karşıtı, sağcı, muhafazakr olabilir. Aslında yer yer birbiriyle çelişen politik görüşlere sahip, marjinal olmayan sıradan biriymiş. Onu farklı kılan özelliği, zengin, beyaz ve iyi eğitimli olduğu için bu tarz bir eylemi gerçekleştirebilecek profile uymaması. Birçok Amerikalı genç gibi geleceğinin kendi elinde olduğu anlatısıyla büyüdü ancak iklim krizinin büyüdüğü, savaşların arttığı ve diktatörlerin güçlendiği bir dünyayla karşı karşıya kaldı. Kendisini ve milyonlarca Amerikalıyı mağdur eden sağlık sigortası şirketlerine karşı böyle bir eylem gerçekleştirdi. Üstelik anlık bir tepki olarak değil birkaç ay ortadan kaybolmasının ardından bu eylemi gerçekleştirdi. Silahını kendisinin yapması, susturucu kullanması, sahte kimlikler hazırlaması, CEO’nun programını biliyor olması planlı ve organize hareket ettiğini gösteriyor. Halkın Luigi’nin arkasında durması ise benzer eylemlerin tekrarlanma ihtimalini artırıyor. Bu profilde birinin radikalleşip böyle bir eylem yapması ve aldığı destek ABD oligarşisini asıl korkutan şey.
ABD halkı bu tarz sorunlarla sadece sağlık sisteminde karşılaşmıyor. Emeklilik, barınma, eğitim ve diğer sosyal haklar da ABD’de sağlık gibi finansallaştı. Uzun süredir insanlar bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sigortalara, taahhütlere ve poliçelere paralarını yatırmak zorunda. Sağlık sisteminde yaşadıkları mağduriyetleri hayatlarının her alanında yaşamaya devam ediyorlar. Mesela Kaliforniya’da yangınların devam ettiği bölgede binlerce evin sigorta poliçesi iptal edilmişti. Sigorta şirketleri, bu yangında evini kaybeden birçok insanı da reddedecek. Yangının söndürülemeyip bu kadar büyümesinin sebebi de su kaynaklarının bir tarım tekelinin kontrolünde olması. Son seçimde de görüldüğü gibi, ABD’nin iki partisi de halkın sorunlarına çözüm vaat etmiyor çünkü bu sistemi onlar inşa etti. Yaşadıkları korku da benzer eylemlerin tekrarlanma ihtimalinin yüksek olduğunun göstergesi.
ABD’de Luigi’yi destekleyenlerin büyük bir kısmı bunu emek-sermaye karşıtlığı ekseninde antikapitalist bir bağlamda yapmıyor. Sınıf mücadelesi vermek için can atmıyorlar. Luigi’nin de böyle bir motivasyonu yoktu. Yozlaşmış, rüşvetçi bir oligarşik yapıya karşı tepkilerini gösteriyorlar. İnsanların ABD oligarşisine karşı tepki göstermesi elbette kıymetli ve mücadeleyi büyütmek için gereklidir. Luigi örneği, bir kesimin radikalleşmesini teşvik edebilir. Ancak bu geniş kitleyi bir araya getirecek birleşik, cüretkar, örgütlü bir program olmadan Luigi’ninki gibi en radikal eylemler bile kalıcı bir sonuç vermiyor. Yakın zamanda yaşanan başarısız Sanders tecrübesinden sonra insanların tepkilerini halkın ve işçilerin sorunlarına yöneltip örgütlü, militan mücadeleyi büyütmek için ABD soluna büyük bir görev düşüyor.
Luigi’nin manifestosunda yer alan “Bana bunu bu parazitler yaptırdı” ifadesi, bireysel bir öfkenin ötesinde, sağlık sisteminin çürümüşlüğüne karşı toplumsal bir tepkinin sembolü haline geldi. Sigorta şirketlerinin güvenlik önlemlerini artırması ve yöneticilerinin bilgilerini halktan saklamaya çalışması, bu düzene duyulan tepkinin büyüklüğünü açıkça gösteriyor. Luigi’nin aldığı geniş destek sadece sağlık sistemine değil, ABD’deki oligarşik düzenin her alanına karşı bir meydan okuma niteliği taşıyor. Her ne kadar bu eylemin tek başına kalıcı bir değişim yaratması zor görünse de halkın eylem potansiyelini ve olası bir dönüşüm için taşıdığı arzuyu gözler önüne serdi. Bu parazitlere hak verebileceğimiz tek şey ise yaşadıkları korku. Süreç nasıl devam ederse etsin, ABD oligarkları Luigi’nin aldığı destek karşısında panikledikleri, mezar kazıcılarıyla tanışma korkusunu yaşadıkları için sevinçliyiz