Bir önceki yıl ağırlığını çokça hissetmeye başladığımız ve kamuoyu gündemini de meşgul eden barınma sorunu her geçen gün hayatlarımız üzerindeki ağırlığını artırmaya devam ediyor.
2022-2023 eğitim ve öğretim dönemi başlamadan önce başta yeni girişliler olmak üzere öğrenciler üniversiteye gidecekleri ilde nasıl barınacaklarını düşünmeye, endişelenmeye başladı. KYK burs ve kredileri değil bir evi, özel bir yurdu, bir göz odayı bile kiralamaya yetmiyordu. Ağustos ayı sonunda Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu binlerce öğrenciyi sevindirecek ‘müjdeyi’ açıkladı: “KYK yurt kapasitesi 800.000’in üzerine çıktı.”
Peki, toplam yurt sayısı neredeyse yerinde sayarken kapasite nasıl arttı?
Balık istifi oda modeli sayesinde yaklaşık 719 bin olan KYK yurt kapasitesi bu yıl 800 binin üzerinde. Fakat Kasapoğlu’nun dönem başında verdiği bu ‘müjde’nin aslı öğrencilerin dolaplarından, çalışma masalarından da edilerek getirilen ranza sistemiyle birkaç metrekarelik odalarda 6-8 öğrencinin sıkış tepiş yaşamaya mahkûm bırakılması oldu.
Bu durumda da bu soruyu sormak bize düşüyor: Madem öğrencilerin ders çalışma imkânına dahi engel olacaktınız ne diye kapasite yükselttiniz?
Barınmak deyince aklına sadece bir çatı gelenler öğrencilerin yaşam alanlarını, imkânlarını ve ihtiyaçlarını düşünmeden onları küçücük odalara tepiştiriyor, birkaç tuvaleti onlarca öğrencinin kullanmasını bekliyor, sonu görülmeyen yemekhane sıralarına mahkûm ediyor. Fakat KYK’da yaşananlar bunlarla bitmek bilmiyor.
Yurtlarda hijyen problemi yaşanıyor, hijyen problemi beraberinde yurt içlerinde haşere sorunu baş gösteriyor. Bir süre önce, bir KYK yurdunda çıkan ve video kaydına alınan devasa böcek ile binlerce insan dehşete kapıldı. Aynı yurtta kısa zaman önce bir öğrenci kendi yatağında yılan tarafından sokuldu. Bu sorunların gündem olması sonucu yurt ilaçlatıldı.
Şimdi gene soruyoruz: Öğrenciler sadece zarar gördükten sonra mı önlem alacaksınız?
Yurt içlerinde yaşanan hijyen problemi sofralardan da eksik olmuyor. Her gün sosyal medya üzerinden yemek içlerinden çıkan kıl, taş, böcek fotoğraflarına şahit oluyoruz, yaşıyoruz, görüyoruz. Ayrıca bu sene önceki senelerden farklı olarak yurtlarda tek tip beslenme çeşidine geçildi. Bu sistem çeşitli yiyecek türlerine alerjisi olan ve vegan, vejeteryan öğrencilerin aç kalmasına neden oluyor. Oysa bu sene başında verilen bir diğer ‘müjde’ KYK yurtlarında verilen günlük beslenme yardımının 25₺’den 60₺’ye yükseldiğiydi. Fakat öğrenciler ne odalarında ne de tabaklarında bu müjdelere şahitlik ediyor.
Barınmaktan anladığımız bir çatı altına başımızı sokabilmek değil, insanca yaşayabilmek. Bin bir hayallerle geldiğimiz şehirlerde dört duvarın hayatlarımızı nasıl kısıtladığını, bizleri neye mahkûm etmeye çalıştığını görüyoruz. Dün, bugün, yarın… Hayallerimizin inşası için canhıraş çalışıyoruz. Amfilerden meydanlara, yurtlardan sokağa, tüm bu sorunlara karşı sesimizi daha gür çıkarmak için ileri atılıyoruz.