Salı, Nisan 23, 2024

Patronların işten çıkarma saldırılarına karşı örgütlü direnelim!

1 Temmuz itibariyle işten çıkarma ‘yasağı’ kaldırıldı, zorunlu ücretsiz izindeki milyonlarca işçi ya hakları gasp edilerek işten çıkarıldı ya da çıkarılma tehdidi ile karşı karşıya bırakıldı. Patronlar, işçilere “işe gelme”, “ücretsiz izni uzattım” diyerek hileyle haklı fesih yapmaya çalışıyor, haklarını bilmeyen işçiler de bu hileye kanarak işe gitmediklerinde alacaklarından olmuş oluyor. Diğer yandan patronların bu hilelerine karşı işçilerin haklarını koruyacak hiçbir yasal düzenleme veya yaptırım bulunmuyor.

Geçen yıl pandeminin ilk ayında halka hiçbir bilimsel bilgi paylaşılmadan, Mart ortasında bir virüs heyulası ile korku ve panik havası hâkim kılınırken, biz emekçiler neyin nasıl olacağı ve nasıl korunarak hastalanmayacağımızı konuşurken, bir anda geçici yasa maddeleri, yasal düzenlemeler, genelgeler yağmur gibi tepeden yağmaya başladı. 16 Nisan 2020’de İş Kanunun geçici 10. maddesi düzenlenerek, ücretsiz izin patronlara işçilerin tazminatlarını gasp etme, sendikal örgütlenmeyi kırma ve işçileri daha düşük ücretlere kuralsız çalışmaya rıza gösterme yolu olarak 14 ay boyunca dört milyona dayatılmıştır. Diğer bir deyişle SGK’lı her 4 işçiden biri ücretsiz izine çıkarılmıştır. 

Ücretsiz izin, hem patronları işçilerin doğabilecek işçilik haklarının maliyetinden kurtardı hem de ücretsiz ödeneğinin 1500 TL kadar düşüklüğüyle işçilerin de borçluluğu, yoksulluğu bilinerek bir sopa olarak kullanıldı. İşyerlerinde herhangi bir hak talebinde bulunan, çalışma şartlarının iyileştirilmesini isteyen, 15-16 saate varan zorunlu mesailere itiraz eden ve sendikal çalışma yapan işçiler en başta ücretsiz izine gönderildiler. Ücretsiz izin saldırıları devam ederken, bir yandan da ücretsiz izine karşı direnişler örgütlendi. HSK Systemair, Sinbo, PTT ve Migros direnişleri ücretsiz izin hukuksuzluğu ve ikiyüzlülüğünü teşhir etti. Migros işçileri ücretsiz izne karşı direnirken aynı zamanda kod-29’a ve yasak kalktığı an işten çıkarmalara karşı da direndiğini, tüm işçi sendikalarını acil eyleme geçmeye çağırdığını sıkça vurguluyor. Kod-29 ile işten çıkarılmayan ücretsiz izindeki milyonlarca işçi, sözleşmesi fesih edilmediği için sigortasız, gelir güvencesiz ve işçi sağlığı iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı işyerlerinde çalışmaya devam ettiler.

1 Temmuz itibari ile ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği uzatılmayarak “normale dönüyoruz’’ denilerek iptal edilmiş oldu. Hâlihazırda milyonlarca işsizin, milyonlarca gelir güvencesi olmadan çalışan göçmenlerin olduğu ve yine milyonlarca kayıt dışı çalışan işçinin olduğu şartlarda 30 Haziran gecesi patronlar kitlesel işten çıkarma saldırısı başlattılar. Ücretsiz izne karşı direnişte olan HSK Systemair işçilerinin, grevde olan Belkarper işçilerinin işten çıkarılması, hukukun da perdelemeye gerek kalmadan, patronların elinde olduğunu ayan beyan göstermiştir. İşçi sınıfının örgütsüz ve dağınık, sendikalarının patronlara teslim olduğu ve haklara yönelik saldırıları meşrulaştırdığı şartlarda, işten çıkarma saldırısının pervasızca sürdürüleceğini görüyoruz.

Tüm bu saldırılar devam ederken borçluluk, güvencesizlik, düşük ücretler, artan enflasyon, zamlar ve işsizliğin biriktirdiği öfke de saldırılar kadar yükselerek gelmektedir. Pandeminin başından beri dipten gelen öfkeyi adresliyor ve bu alanlara dönük hazırlık yapılması gerektiği tespitlerimizi, çağrılarımızı ve hazırlığımızı da bu yönde yapıyorduk. Bu pervasızlık, kural tanımaz ve “hukuksuz” işten atmaların ve hak gasplarının devamı artarak gelecektir. Dünyanın Bangladeş’i yapılmaya zorlanan 25-30 Dolara çalışan, kayıt dışı, gırtlağına kadar borçlandırılmış tüm hakları ellerinden alınmış işçi sınıfı yaratma saldırılarını örgütlü hareket ederek acilen püskürtmemiz gerekmektedir. İşçi sınıfının hukukla ve hukuk dışı yağmalanan haklarının teker teker geri alınması ve çürümüş düzen sendikacılığının fabrikalardan söküp atılması görevlerimiz arasında bulunmaktadır.

İşçi sınıfının haklarına yönelik yapılan bu saldırıları, fabrikalardaki komite, konsey ve işçi meclisleri gibi taban örgütlenmeleri ile durdurup, yeni haklar alınabilecek eylemliliklerin örülmesi, bu vahşi, yağmacı patron takımı karşısında yaşama yolunun örgütlenmek ve düzenden, düzen aparatı görevi gören sendikalardan ayrı, bağımsız taban örgütlenmelerini sağlayarak eyleme geçmesi var olan sendikaları grevlere zorlamak olacaktır. Taban örgütlenmesinin gücüne en iyi örnek 2015 Metal Fırtınası’dır. Metal Fırtına bugün patronların ve sarı metal sendikalarının korkulu rüyası olmaya devam ederken bize önümüzdeki süreç için öğretmeye devam ediyor. 2015’te metal işçisi patron ve sarı sendikanın manipülasyonundan çıkarak taban örgütlenmeleri ve kendi seçtikleri temsilcileri komite, konsey ve havza meclisleri ile görüşüp doğrudan demokrasi ile aldıkları kararla direnişe geçen on binlerce işçi, çete sendikalarını tekme tokat döverek fabrikalardan atmıştır. Ve 2015 MESS sözleşmesinde ücretlerde artış ve hak kopartmıştır. 

Bugün de örgütsüz, güvencesiz ve işsiz bırakılan, açlığa terk edilerek sermaye düzenine köle edilen işçilerin tüm bu saldırıları püskürtecek, işsizliği ve açlığı yok edecek, birleşik, örgütlü güce ihtiyacı vardır. Bu gücü; ancak işçiler, işsizler, çiftçiler, göçmenler vd. birlikte hareket ederek ve taban örgütlenmeleriyle inşa edecekleri bağımsız sendikalarda mevzilenerek biriktirebilir. İşten çıkarma dalgası tufana dönüşmeden direniş ve mücadele saflarında birleşelim!

Son Eklenenler