Salı, Nisan 16, 2024

Göçmenlerle örgütlenme olanaklarına dair bir arayış

Göçmen Sendikası Girişimi, geçtiğimiz Pazar günü, 26 Aralık’ta, “göçmenlerin maruz bırakıldığı sayısız güvencesizliğe karşı göçmenlerle birlikte örgütlü mücadele etmek ve sınıf dayanışmasını yükseltmek için, fiili, meşru, bağımsız bir odak sendikacılığı” şiarıyla İstanbul’da bir araya geldi. Göçmen işçilerle örgütlenme olanaklarının tartışıldığı etkinlikte konuşulanların satır başlıkları ise şöyle:

Tarihler boyu devam eden uluslararası emek göçü, kapitalist devletlerin savaş politikaları nedeniyle günümüzde daha kitlesel olarak yaşanıyor. Sadece savaş değil; çevre sorunları, kuraklık, yoksulluk, açlık, işsizlik gibi nedenler yüzünden milyonlarca insan hayatta kalabilmek için göçe zorlanıyor. Bugün dünya geneli yaklaşık 272 milyon göçmen var ve 5 buçuk milyon kadarı Türkiye’de bizimle birlikte yaşıyor: 4 milyonu geçici koruma altındaki Suriyeliler, 31 bini İran, Irak, Afganistan ve diğer milletlerden uluslararası koruma statüsü altındaki sığınmacılardan ve herhangi statü sahibi olmayan binlerce kâğıtsız göçmenden oluşuyor.

Siyasi iktidarın tutarsız, plansız, hak temelli olmayan; siyasi, ekonomik çıkarları doğrultusunda uyguladığı göç politikaları, göçmenlerin yaşadıkları katmerli sorunların müsebbibidir. Devlet, her fırsatta göçmenler meselesini araçsallaştırıp Batı ülkeleri karşısında pazarlık gücünü artırmayı hedeflerken, patronlara da göçmen emeğinin sınırsız sömürüsü için olanak sunuyor. Göçmen işçiler çoğunlukla tekstil, tarım, inşaat sektörlerinde ucuz emek gücü olarak, kayıtsız- güvencesiz bir biçimde, 15-20 saat gibi çok uzun saatlerde kölece çalıştırılıyor, her yıl yüzlercesi iş cinayetlerinde öldürülüyor.

Öte yandan göçmenlerin Türkiye emek piyasasının ihtiyaç duyduğu kadarını tutmak şeklinde izlenilen yöntem piyasaya ve sermayeye can simidi oluyor. Göçmen işçiler aracılığıyla yaratılan “yüksek iş potansiyeli”, Türkiyeli işçiler üzerinde baskı aracı olarak kullanılıyor; daha çok işsizlik, örgütsüzlük ve sefalet ücreti olarak geri dönüyor. Çarpıtılan gerçeklikler nedeniyle yerli işçiler patronları ya da devleti doğrudan hedef almak yerine hedef şaşarak kendi gibi ezilen, sömürülen göçmen işçi arkadaşına öfke duyabiliyor. “Ekmeğimizi elimizden aldılar, fakirleşmemize neden oldular…” söylemleriyle başlayan ve ayrımcı, ırkçı tutumlara varan öfke ve saldırılar sınıf mücadelemizi bölüp parçalıyor.

Parça başı işlerde ücretlerin 5 TL civarında olması, kayıtsız çalışmada işçiye de idari para cezası kesilmesi, geri gönderme tehditleri ile karşılaşılması, çalışma izni ve ikamet izninin birbirine bağlı olması göçmenlerin çalışırken yaşadıkları önemli sorunlardan birkaçıdır. Ülkelerinde dini nikâhlı olan kadınların Türkiye’ye geldiklerinde resmi nikâhlı sayılması ve şiddet gördükleri durumda yasalara göre “eşini” şikâyet etmesi kendisinin de sınır dışı edilme tehdidini/korkusunu beraberinde getirdiği için şikâyet mekanizmasını kullanmamaları en önemli diğer sorunlardan biridir. Göçmenlerin kamusallaşma, politikleşme, örgütlenme konusunda çekince yaratan sınır dışı edilme korkusu göz önünde bulundurularak, korkunun aşılması yönünde somut-pratik- hukuki çabalar elzem görünüyor.

Bizler; işçi sınıfını etnik, dini, kimlik, cinsiyet, mezhep ayrımlarına göre bölen ve mücadeleyi soğurtan yaklaşımlara karşı işçi sınıfını bir bütün olarak kavrayan, göçmenlerin yaşadıkları katmanlı sorunlara pratik çözümler üretecek ve toplumda yükselen ırkçı saldırılara karşı örgütlü gücü oluşturmayı hedefleyen; fiili, meşru, bağımsız bir odak sendikacılık pratiği gerçekleştirme iddiasındayız. Sigortalı ve güvenceli iş, insan onuruna yakışır ücret talepleri ve bu taleplerin politikleşmiş talepler olarak göçmenler tarafından sahiplenilmesi için her türlü lojistik, ekonomik, hukuki vb desteği sağlama niyetindeyiz. Bu bakımdan geleneksel üye yapan bürokratik sendikalardan farklı olarak işyeri, işkolu, mahalle fark etmeksizin fiili örgütlenme faaliyetleri yürüteceğiz.

Göçmen Sendikası Girişimi’nin içinden çıktığı tartışma zemini olan UMUT-SEN’in anlayış ve ilkelerini esas alarak; ekonomik, ideolojik, politik olarak bağımsız, ezilenlerin, emekçilerin öz gücüne dayanan fiili, meşru bir hareketi göçmenlerle birlikte inşa edeceğiz.

Son Eklenenler