HDP’nin kapatılması istemiyle sunulan iddianamenin Anayasa Mahkemesi’nde görüşüldüğü saatlerde partinin İzmir İl Örgütünde yapılan saldırıyla, HDP üyesi Deniz Poyraz katledildi. Annesi, Deniz Gezmiş’in anısına kızına Deniz adını verdiğini söyledi. Deniz, adını aldığı devrimcilerle aynı yolda can verdi.
Tetikçi o kadar tanıdık ki, Abdi İpekçi’den, Doğan Öz’den Hırant Dink’e kadar bütün faşist cinayetlerde ele geçirilenler gibi daha ilk andan “yalnız kurt” imajı çizmeye başladı. Oysa günlerdir sosyal medyadan nefret kusuyor, silahlı fotoğraflar paylaşıyor, paylaşımındaki noktalama işareti nedeniyle insanları ifadeye çağıran polis doğal olarak bu tür fotoğraflarla ilgilenmiyordu. Bu cinayet kentin kıyısında köşesinde değil, polisin 7/24 karşısında beklediği bir binada işlendi. Partide her gün o saatlerde yapılan toplantı tesadüfen başka bir saate ertelenmiş ve tetikçi görevlendirildiği kadar büyük bir katliam gerçekleştirememişti. Daha sonra polisin şefkatli kollarına kendini teslim ederek, 12 saat gibi kısa bir gözaltının ardından cezaevine gönderildi. Belki gereksiz bilgiler ortaya çıkar diye ilişkileri fazla eşelenmedi. Bu arada iktidar medyası da boş durmayarak tetikçinin meczupluğundan parti binasında çatışma yaşandığına kadar bir sürü senaryo uydurdu.
Tetikçinin önemi yok, katili biliyoruz. Zaten kendini gizlemeye gerek duymuyor. Bu kurşun “barışa, kardeşliğe, demokrasiye” vs. sıkılmamıştır, çünkü bunlar zaten yok. Kurşun sadece tüm hukuksuzluklara ve zorbalıklara rağmen iktidara boyun eğmeyen siyasal tavra sıkılmıştır. Anne “ağlamıyorum, ben şehit annesiyim” dedi, iradesi yolumuzu aydınlatıyor. Direneceğiz, asla durulmayan Denizler gibi zulme boyun eğmeyeceğiz. Deniz Poyraz yaşıyor!
