Salı, Nisan 23, 2024

Anayasa Mahkemesi Gergerlioğlu’nun tahliyesini istedi

Anayasa Mahkemesi, TBMM oylamasıyla vekilliği düşürülen Kocaeli HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bireysel başvurusunu 1 Temmuz günü görüşerek “hak ihlali” yapıldığına karar verdi ve Gergerlioğlu’nun ilk cezayı aldığı Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesine bir yazı göndererek, tahliye edilmesini istedi.

“Terör örgütü propagandası”  suçlamasıyla yargılanan Gergerlioğlu’nun cezası 17 Mart’ta kesinleşmiş ama uygulanmasının yasama dönemi sonuna ertelenmesi gerekirken, karar hukuksuz bir meclis oylaması sonucu hemen yürürlüğe sokularak vekilliği sona erdirilmişti. Bu sırada Gergerlioğlu AYM’ne yaptığı bireysel başvuru sonuçlanana dek TBMM’yi terk etmeme kararı almışken, 18 Mart günü polis Meclis Başkanı tarafından içeri sokulmuş ve Gergerlioğlu gözaltına alınmıştı. Aynı gün, AYM’ne HDP’nin kapatılması için iddianame de sunulmuştu. O tarihte “HDP kapatılamaz” başlıklı değerlendirmemizde Gergerlioğlu’nun vekilliğin düşürülmesine de değinerek; “ AYM’nin tıpkı Enis Berberoğlu kararı gibi bu başvuruda da milletvekilliğinin devamı yönünde karar verme olasılığı yüksek” ifadesini kullanmıştık. Nitekim gelişmeler bu doğrultuda oldu.

Şüphesiz bu gelişmeyi “hukukun ve demokrasinin başarısı” gibi görenler olacaktır. AKP’nin içinde böyle hamlelerle yeni bir çözüm süreci benzeri hamleyi yapmak isteyen çevreler bulmaya çalışanlar da olacaktır. Nitekim bu yönde değerlendirmeler görüyoruz. Biz böyle düşünmüyoruz. TBMM’ne polis sokup hukukî başvuru süreci henüz sona ermemiş bir vekili zorla gözaltına alırken ne kadar “hukuk” ve “demokrasi” varsa, AYM kararı sonrasında da o kadar vardır. Bu ve benzeri kararlar her şeyden önce direnen Kürt Özgürlük Hareketinin yarattığı toplumsal etkinin, egemenler katında görmezden gelinemediğinin göstergesidir. İkincisi bu ve benzeri gelişmeler egemenler arasında var olan çatlakların tetiklendiğinin de göstergesidir. Nitekim bu çatlığın görünmemesi için AYM’nin kapatılması talebi iktidarın küçük ortağı tarafından şiddetle dile getirilmiş ama şimdilik buna olanak bulunamamıştır. Bir süredir Cumhur İttifakı iktidarının içindeki sadece MHP ile AKP arasında değil bizzat Saray bürokrasisi ve AKPliler arasındaki çekişmeler ayan beyan ortada. Bu ayrımların devletin sert çekirdeğinin içinde de bağlantıları olduğu tahmin edilebilir. Cumhur İttifakının çeşitli hizipleri iktidarlarına karşı toplumsal itiraz ve direniş yükseldikçe gereksiz ağırlıklardan kurtulmak için hamle yapıyor. Sonuçta direniş oyunu bozar egemenler arasında kâğıtları yeniden dağıttırır.

Kısacası hukuk ve demokrasi bir kez daha toplumdaki gerçek güç çatışmalarının gösterdiği yönde yorumlanmış ve şimdilik bir vekil özgürlüğüne kavuşmuştur. Yarın tekrar tutuklanabilir ve birçok muhalif kişi gibi sudan sebeplerle hapiste kalabilir. AYM’nin 18 Mart’ta HDP’nin kapatılması için sunulan iddianameyi reddedip, yeniden yazılarak getirildiği 21 Haziran’da kabul etmesi de böyle bir gelgit örneğidir. Sonuçta parti ister kapatılsın ister kapatılmasın, bu mücadelenin asla sona ermeyeceğinin herkes farkındadır. Ezilenlerin tersine, burjuvazinin her zaman kaybedecek çok şeyi vardır. Bu yüzden yalnızca kendine karşı direnenlerle değil, kendi içinde de pek çok sorunla uğraşıyor ve bu gün kazandığı, yarın bir iç rekabet konusu olarak ayağına dolanıyor. Bizim ise her zaman sömürü ve zulmü karşı direnmekten ve direnenlerle dayanışmaktan başka çaremiz bulunmuyor. Sonuçta Cumhur İttifakı lafazanlarının söylemeyi sevdiği gibi azdan az gider çoktan çok ve halkımızın ayaklandığında söylediği gibi kısa çöp uzun çöpten hakkını alır.

Son Eklenenler