Perşembe, Mart 28, 2024

Sermaye, Kriz ve Corbyn – Michael Roberts (Jacobinmag)

Birleşik Krallık’ın seçim sonuçları üst sınıf için bir facia

Birleşik Krallık seçim sonucu, muhafazakar lideri Theresa May içinse kişisel bir felaket. Rakibi İşçi Partisi ile onun solcu liderliğini ezmek ve büyük çoğunluk sağlamak amacıyla erken seçim çağrısı yaptı ama bunun yerine Muhafazakarlar, meclisteki koltuklarını ve çoğunluğunu kaybetti ve solcu Jeremy Corbyn ‘in yönetimindeki İşçi Partisi, coşkulu bir kampanya sonrası oy payını çarpıcı biçimde arttırdı.

Seçim, yüzde 69 katılım oranıyla gerçekleşti, ki bu oran; 1997 yılında yüzde 71.4 katılım oranına sahip seçimden bu yana en yükseği. Özellikle büyük şehirlerde, gençler İşçi Partisi’ne eğilimli görünüyor. Oy dağılımında, Muhafakazar Parti payını %5 arttırarak %45’e ulaşırken, İşçi Partisi oylarını %10 attırarak %40’a ulaştı. Seçimin asıl kaybedeni ise yıkıma uğrayan; Avrupa Birliği ve göçmenlik karşıtı, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) oldu.

Bir parti için mutlak çoğunluğunun sağlanamamasıyla, şu anda “koalisyon hükümeti” denilen durum mevcut. Bu durum, müzakere edilecek “güçlü ve istikrarlı” bir hükümet olmadığı için; Avrupa Birliği ile yakında gerçekleşecek olan Brexit konuşmasını zorlaştırıyor.

Fakat bu, May ve Muhafakazarlar için olduğundan çok; İngiliz üst sınıfı için bir felaket. Britanya’nın Avrupa Birliğinden ayrılma koşulları üzerine gerçekleşecek olan müzakereler, 19 Haziranda başlayacakken; şimdi AB müzakerecileri, İngilizlerin İngiliz parlementosunda çoğunluğu kaybettiği gerçeğiyle yüzleşmek durumunda.Dış ticaret hadleri, istihdam hareketliliği ve Londra’ya sermaye akışı gibi ticarete ilişkin anlaşmanın tüm koşulları, İngiliz sermaye çıkarları mahvedecek.

Mamafih, Birleşik Krallık’ın ekonomisi zaten mücadele vermekte. 2017’nin ilk çeyreğinde Birleşik Krallık’ın gayrı safi yurt içi hasılası (GSYİH-GDP), diğer G7 grubundaki ülkelere göre daha yavaş bir büyüme gösterdi. İngiliz sterlini, seçim sonuçlarından sonra ani bir düşüş yaşadı ve felce uğramış konumuyla, azınlık Muhafazakar Parti hükümetinin herhangi bir ekonomi politikası önlemini yürürlüğe koyamayacak oluşu ve Brexitle ne olacağının belirsizliği nedeniyle yabancı yatırımcıların seçeneklerini gözden geçirmesi sonucu sterlinin daha da düşmesi olası. Sterlin zaten geçen yılki Brexit referandumu sonucundan sonra %15’ten fazla düşüşe uğradı.

Bu da dükkanlarda fiyatların azımsanmayacak ölçüde artmasından, ithalat fiyatlarının yükselmesine kadar bir çok sonuç doğurdu. Enflasyonun daha da artması muhtemel, ortalama bir İngiliz hanesinin ise reel geliri düşüyor.

Ve bu, son 166 yılda İngiliz hanelerinin reel gelirinde ekonomik durgunluk sonrası en uzun zorluk çekişi!

Birleşik Krallık’ın dünyanın geri kalanıyla olan ticaret açığı, İngiliz ihracatçıların düşen sterlinden fayda sağlayamaması ve ithalat fiyatlarının yükselmesiyle artmaya devam ediyor.

İngiliz sermayesinin para devalüasyonundan fayda sağlayamamasının sebebi; verimlilik artışının neredeyse sıfır olması ve İngiliz üretim/servisinin hala rekabete dayalı olmayışı.

2008’deki evrensel finansal krizin başlayışından bu yana 9 yıl geçti. Ondan bu yana büyük ekonomiler, yılda reel kişi başına düşen yurt içi safi hasılasını ,yaklaşık olarak, en az yüzde 1 arttırdı. Bu, küresel kriz öncesi indeks ortalamasının oldukça altında. Almanya müterakim bir artışla %8.7 ile şanslı ülke Avustralya’dan(%6.8) bile daha iyisini yaparak en iyi durumuna geldi.Ama Birleşik Krallık son 9 yılda sadece yüzde 2’yi başarabildi!

Bunun esas sebebi, iş verimliliğinin büyümesindeki ani geri çekilme. Birleşik Krallık, Büyük Durgunluk’tan bu yana tüketici patlamasında ve Doğu Avrupa ile Avrupa Birliği’nden gelen genç göçmenlerin artışı karşısında kendi (sınırlı) büyümesine güveniyor.

Ulusal İstatistik Kurumu’nun en güncel istatistiklerine göre, geçtiğimiz bir yılın istihdamında Birleşik krallık doğumlu sayısında bir artış yok. İstihdamdaki net artış, yurt dışında doğmuş olanlar sayesinde. Eğer Brexit müzakereleri devam eder ve iş gücünün serbest dolaşımı biterse,  İngiliz iş kuruluşları yurtiçi iş gücü ve yeteneklerini kullanmak zorunda. İstihdam büyümesi yavaşlayacak ve verimililik artmazsa ulusal üretim de düşüşe geçecek.

Ve verimliliğin artmayacak oluşunun temel nedeni ise; İngiliz işletmelerinin yeni makine sistemleri, fabrikalar bilgisayar yazılımı gibi üretken sermayelere yatırım yapmayışı. İşletme yatırımları, Büyük Durgunluk’tan bu yana karlılık iyileşmesine rağmen hemen hemen hiç artmadı.

Bunun nedeni ise; karın, büyük işletmelerde toplanırken; küçük ve orta çaplı işletmelerin kardan küçük paylar alıp, takdir görmemesi. Büyük şirketler(çoğunlukla teknoloji ve finans şirketleri) yatırım yapmak yerine; karlarını hissedarlarına kar payı olarak geri veriyor ve geri satın alımlarını paylaşıyor yada yurt dışında,vergi sığınaklarında tutuyor. Ve Birleşik Krallık’ta ki işletme karlılığı, Brexit oylamasından bile önce düşmeye başlamıştı.

Birleşik Krallık ekonomisi, en iyi ihtimalle, bir durağanlık döneminin başlangıcıyla uğraşmak durumunda. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ekonomistleri, gelecek yıl  Brexit’in vereceği zararla Birleşik Krallık’ın ekonomisinin yüzde 1’e doğru yavaşlayacağını şimdiden tahmin ediyor ve önümüzdeki 1 yada 2 yıl içinde küresel bir durgunluk olması da çok olası.

Muhafazakarların kıl payı kazandığı 2015 yılı seçiminden sonra, bu zaferin acısının sonradan çıkacağını ve Tories’in sonraki seçimi kazanmayacağını ileri sürmüştüm. Bunu 2020 öncesi küresel durgunluk muhtemel olduğunu için söylemiştim ancak Brexit tüm bunları bir süreliğine bitirdi.

Bu sonuç biraz, Brexit’in devamı. Muhafazakarlar, Avrupa Birliği’nden ayrılma oyu verenlerde daha iyi sonuç alırken; İşçi Partisi, kalma yönünde oy verenlere hitap etti.  Ama şimdi seçim, çoğunluğun yaşama standardı karşında azınlığın zenginliği sorununu tekrar gündeme getirdi; bu da May’i başarısızlığa sürükledi.

Bu azınlık muhafazakarlar hükümeti, uzun süre ayakta kalmakta zorluk çekecek. Yıl bitmeden yeni bir genel seçim olması mümkün,bu da İşçi Partisi’nin son 30 yıllık neoliberal politikaların yönünü değiştirmesi için bir fırsat doğurabilir.Fakat Birleşik Krallık’ın kapitalist ekonomisi dar boğazdaysa; bir İşçi Partisi hükümeti politikalarını yürürlüğe koymakta büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kalacak.

Bu yazı orjinalinden, Gazete Hayır kolektifi tarafından çevrilmiştir. Grafikler de orjinalinden alınarak çevrilmiştir.

Son Eklenenler