Perşembe, Mart 28, 2024

Çeviri | Parti ve Hareketler arasında – Linda Farthing (Jakobin)

MAS ile Bolivya yoksulluğu önemli ölçüde azalttı fakat toplumsal hareketler olabildiğine zayıfladı. 

Bolivya’daki öykü, iki temel farkla Ekvador’da olup bitenlere çok benziyor. Bunlardan ilki Evo Morales hükümetini iktidara getiren şeyin toplumsal hareketler olmasıdır. Akabinde kurulmuş yahut sosyal-demokrat veya solcu bir başkanı iktidara taşıyan bir araç olan partiden bahsetmek mümkün değildir.

Bolivya’yı kavramak için olmazsa olmaz ikinci farksa, Bolivya’nın yerli nüfusun ağırlıkta olduğu bir ülke olmasıdır. Dolayısıyla mücadelenin Bolivya bağlamı içerisindeki temel paradigması, yerli hakları ve yerli insanlar için verilen mücadeledir. Yerli halk beş yüz yılı aşkın süredir sömürgeleşmeye (Bolivya’yı yöneten açık tenli seçkinlere) karşı direnmişlerdir.

Bolivya uzun süredir bir maden ülkesi. İhracata yönelik madenciliğe tamamen bağımlı halde. İster yerli sendikaların (veya 1950’lerden itibaren işçi sendikalarının) örgütlenmesiyle olsun, isterse son dönemlerde yerlilerin, yerel sakinlerin ve emek örgütlerinin koalisyonlarıyla olsun, Bolivya’da siyasetin yapıldığı yer hep sokaklar olmuştur. Sokağın önemi Bolivya için, belki de dünyadaki tüm ülkelerden daha fazladır. Bu durum seçkinler arasında gizli saklı anlaşmaların yapılabildiği ancak türü ne olursa olsun tüm ilerici adımların nerdeyse hep kalabalıkların sokağa çıkmasıyla gerçekleştiği bir politik sistem yaratmıştır.

İşte Evo Morales’i iktidara taşıyan da bu hareketler olmuştur. Partisi Sosyalizm Hareketi (MAS) kendisini siyasi bir parti olarak görmemiştir. Solcu bir siyasi partiye nazaran çok farklı bir politik tutuma sahip toplumsal hareketlerin politik aracı olarak tanımlıyordu kendisini.

Hükümet hızla doğal gaz üretimini yarı yarıya millileştirdi ve kamu hizmetleriyle altyapının ölçeğini özellikle kırsal kesimdeki yoksulların lehine genişletti. Söylemini ağırlıkla Ekvador’da da kullanılan sömürgecilikten kurtuluş ve buen vivir “iyi yaşama” kavramları üzerinde inşa etti. Ve dünyanın çıkardığı en radikal anayasalarından birini çıkarmış olan, kadınlara tam eşitlik getiren, yerlilerin haklarını alabildiğine genişleten, hatta yerlilerin devlet içinde özerkliğini de kabul eden kurucu bir meclis yarattı (veya toplumsal hareketlerin talep ettiği bu süreci destekledi de diyebiliriz). Eşi görülmedik sayıda kadın, yerli ve işçi, bakanlık gibi yüksek devlet görevlerine getirildi.

On bir yıl sonra Bolivyalı orta sınıfın nüfusu bir milyonu aşmış haldedir (yaklaşık 10 milyonluk nüfusun %10’unu meydana getirmektedirler). Ayrıca esas olarak meta ihracatındaki patlama sayesinde hem devletin hem de ekonominin ölçeği üç katına çıkmıştır. Hükümet, Latin Amerika’nın genelinde gerek Solun gerekse Sağın yaygın bir şekilde kullandığı koşullu nakit transferlerinde önemli başarılar elde etti. Yoksulluk yarı yarıya azaldı ve gelir eşitliği aynı Ekvador’da olduğu gibi beşte bir oranında azaldı. Bunlar nerede olursa olsun ciddi oranlardır.

 2017’de Güney Amerika’nın en küçük ekonomisiyle bu ufak ülke, bölgenin en yüksek büyüme oranına ve en yüksek kişi başına düşen mali rezerve sahipti. 

Dolayısıyla mevcut ölçülere ve elbette kendisinden önceki hükümetlere göre MAS’ın başarısı epey kayda değerdir.

Her şeye rağmen alttaki ekonomik altyapıya nerdeyse hiç dokunulmadı. Çoğunluğu yerli tüccarlarla küçük maden işletmecilerinin oluşturduğu yeni bir sınıf zenginleşse de, eski seçkin sınıf ortadan kaldırılmadı.

MAS hükümeti, özellikle hareket kentlere yayıldıktan sonra yönetimle siyaseti reformdan geçirmekle de çok az ilgilendi. Bu parti inşa etmeye dönük bir bakış açısından oldukça ilginçti: Ağırlıkla kırlardaki sendikalara dayalı bir parti olmuştu. MAS’ta üyelik dolaylıydı: Bağlı olduğunuz hareket hangisiyse bu örgütlenmeye üyeliğiniz üzerinden olmaktaydı. 

Ancak kentlere yayıldıkça, imzayla üye olup bireysel olarak ilişkilendiğiniz geleneksel bir siyasi partiye benzemeye başladı. Ve bu da tabi ki parti kariyeristlerini kendisine çekti. Bunlar işlerine yaradıklarını düşündükleri sürece her türlü trende yol almaktan çekinmeyen insanlardı.

Bununla Bolivya’da siyaset yapmanın geleneksel yani kayırmacılıkla politik patronaja dayanan yollarına geri dönülmeye başlanmış oldu. Dolayısıyla zamanla kadınlarla yerlilerin yönetimdeki sayısı azalmaya başladı. Yerlerini açık tenli ve kentli profesyoneller aldı.

Bu esnada iktidar gitgide başkanla başkan yardımcısının etrafındaki küçük bir çevrenin elinde toplanır hale geldi. Özellikle ilk yıllarda “artık bizim sıramız” herkesin tekrarladığı bir nakarattı.

Bu sözün anlamı ortada: Artık parsayı sendika liderleriyle hükümet görevlileri paylaşacak. Böylece ülkenin geçmişten bu yana gelen siyaset yapma tarzı aynen devam edecek. MAS gerçekte devletin örgütlenme biçimini veya siyasetin yapılış tarzını elden geçirmemiştir. Altyapı ve hizmetlerin genişletilmesinde en kolay yol olarak kaynak ihracının arttırılmasına odaklanması, hükümeti yavaş ama kararlı bir şekilde geleneksel seçkin kesimle ittifak içine soktu. 2017’de iktidar toplumsal dönüşüm şiarını terk edip, yerine herkesin bildiği gibi istikrarsız bir ülkeye ekonomik istikrar getirmeye odaklanmış bir söyleme geçti.

Bu süreçte politik tutumu gittikçe daha fazla merkeze kaydı. Komüniter sosyalizme duyduğu eski bağlılığı kaybedip, kapitalist büyümeyi teşvik etmede başarılı olmuş politikalara yöneldi. (Muhalefet çok bölünmüş haldedir, öyle ki düşen emtia fiyatlarına rağmen Evo Morales’in 2018’de tekrar seçimi kazanma ihtimali yüksektir.)

MAS çok yoksullaşmış, doğal kaynakların amansızca talan edilmesiyle çevresel tahribata uğramış bir ülkeyi miras almıştı. Ancak Morales yönetiminde bu kaynak çıkarma süreci daha da ivme kazanarak sürdü. Örneğin Bolivya Latin Amerika bölgesinde, ormanları en hızlı şekilde yok olan ülke. MAS iktidarı aynı Correa hükümeti gibi, daha fazla hizmet sunmakla (ki bu sayede yeniden seçilebilsinler) ülkeyi harap eden yıkıcı kaynak çıkarımını sınırlamak arasında bitmek bilmez bir ikileme hapsolmuştur.

Ekonomik açıdan bakıldığında Bolivya hala bağımlı bir ülkedir. Ancak artık geçmişte olduğu gibi Avrupa ülkeleriyle ABD’ye bağımlı değildir. Ekonomik bağımlılık ilişkileri Brezilya ve Çin’e kaymıştır.

Bolivya’daki toplumsal hareketlerin bölgede eşi benzeri yok. Bu MAS’a bir fırsat verdiği gibi, başına çoğu yerde hatta diğer Pembe Dalga ülkelerinde dahi olmayan bir zorluk çıkarmaktadır. Sağ kanatta hiçbir düzgün muhalefeti olmayan MAS, toplumsal hareketleri sisteme eklemleyerek, kapsamlı sosyal dönüşüm şansını çarçur etmiştir. 2014 itibariyle, toplumsal hareketler eski parlaklıklarını yitirmiş haldedir. Liderleri moralsiz olup, ya devlette ya da devlet denetimindeki örgütlerde çalışmaktadırlar.

Bolivya gibi bir yerde toplumsal hareketlerin bu denli zayıflaması, sokakların politik ve kültürel önemi de dikkate alındığında oldukça yıkıcıdır. Toplumsal hareketler gerçek ve düzgün bir dönüşümü başlatma kapasitesini yitirmiştir. Devlete ve MAS partisine eklemlenmişlerdir.

Neticede Bolivya’da toplumsal hareketlerin vadettiği ilerici dönüşüm imkanı ortadan kalkmıştır. Ancak bununla birlikte yoksul nüfusun büyük çoğunluğu açısından, maddi koşullar önemli derecede iyileşmiştir. Bu da asla gözden kaçırılmaması gereken bir şeydir.

Son Eklenenler